İngilteredeki Kent Üniversitesi
de edebiyat eleştirmeni ve tıp tarihi uzmanı olan Schaffner bu konuyla ilgili araştırmalar yaptı ve bu çalışmanın sonucunu Yorgunluğun Tarihi başlıklı bir kitapta topladı.
Alman doktorları arasında yapılan bir araştırmada doktorların yarısının yorgunluktan şikayet ettiğini, günün her saatinde bu durumda olduklarını, işe gitme düşüncesinin bile kendilerini yorduğunu gösterdi.
Finlandiyada yapılan bir araştırma ise kadın ve erkeklerin yorgunluk karşısında farklı yöntemlere başvurduğunu, erkeklerin daha fazla hastalık izni kullandığını ortaya koydu.
YORGUNLUK DEPRESYONUN LÜKS VERSİYONU
Almanyada yayımlanan bir makalede ise yorgunluk depresyonun lüks versiyonu olarak tanımlanıyordu.
EĞİTİMLİ İNSANLAR DEPRESYON YERİNE YORGUNLUK DİYOR
Depresyona olumsuz bir anlam yüklendiği için o aşarısız insanların hastalığı, iyi meslek sahibi eğitimli insanlar yorgunluktan şikayet ediyor.
Oysa Schaffner araştırmasına göre; Depresyonda özgüven kaybı, hatta kendinden nefret etme durumu söz konusu olabilir; oysa yorgunluk ve tükenmişlik hissinde kişinin kendine bakışında değişiklik olmaz diyor.
Yorgunluk kronik yorgunluk sendromu ile de karıştırılmamalıdır.
Burada en az altı ay süren ve en küçük aktivitenin bile büyük bir fiziksel ve ruhsal yorgunluğa yol açması durumu söz konusudur.
7/24 KÜLTÜRÜ DİNLENMEYİ ZORLAŞTIRIYOR
İnsan beyninin modern çalışma ortamıyla başa çıkacak şekilde evrilmediğini iddia ediliyor.
Verimlilik artışı konusundaki sürekli baskı ve kişinin işi yoluyla kendisini kanıtlama ihtiyacı işçileri sürekli bir savaş ya da sıvış durumuna sokuyor.
İnsan evriminde tehlikeye karşı geliştirilmiş olan bu durum stres hormonlarının artmasına neden oluyor.
Fakat eski kayıtlara baktığında Schaffner aşırı yorgunluğun sadece modern işyerlerine özgü bir sorun olmadığını, bu konudaki tartışmaların Roma İmparatorluğu dönemine kadar uzadığını görüyor.
Schaffner Yorgunluk hep vardı diyor, değişen sadece nedenleri ve etkileriydi diyor.
Modern yaşamın yarattığı stresin etkilerini de kabul etmek gerekir. Schaffner, herhangi bir işin sınırları belirlemediğinde çoğu insanın kendisini fazla zorladığını ve yeterince iyi olamama ya da beklentilere cevap verememe kaygısı şeklinde ortaya çıktığını ifade ediyor.
Birçok bakımdan enerji tasarrufu sağlaması gereken teknoloji stres kaynağı haline geliyor artık. Bugün ofisten çıktığımız anda işimiz bitmiş olmuyor.
Schaffner, tükenmişlik hissinin kişiden kişiye değiştiğini söylüyor. Sadece neyin enerjinizi tükettiğini, nelerin enerji verdiğini bilmeniz lazım diyor
Bazıları yoğun spora, bazıları ise kitap okumaya başvurabilir. Önemli olan iş ile eğlence ve dinlenme arasına sınır koymaktır.