Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber

Fatih Aktüel

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Bu haber 2231 kez okundu. | Saglik Haberleri
Haberin Tarihi :   05 Nisan 2016 - 13:51

Kanser tedavisi görmek çocuk sahibi olmaya engel mi?

Büyüt
Küçült
Kanser tedavisi görmek çocuk sahibi olmaya engel

SENİM TANAY KARAKUŞ

senim.tanay@posta.com.tr

6. Türkiye Tıbbı Onkoloji Kongresinde konuşan Bezmialem Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mahmut Gümüş Hem evli hem de evli olmayan hastalarda rezervleri korumak için uygulanan yöntemlerle yüzde yüz olmasa da başarı sağlanabiliyor dedi. Gümüş sözlerini şöyle sürdürdü: Başarı oranları tamamen hastalığın cinsine, kullanılan kemoterapinin yoğunluğuna ve süresine, hastanın üreme fonksiyonlarının durumuna göre değişiyor.

Bu konuda merak edilen noktaları, Prof. Dr. Mahmut Gümüş ile konuştuk.

Her kanserli hasta için doğurganlığı koruyucu önlemler alınmalı mı? Buna gerek duyulmayan vakalar var mı?

Doğurganlığın önlemesi konusunda hastaları iki gruba ayırmak mümkün. Birinci grup, gerçekten hastalığının doğurganlığa ve çocuk sahibi olmaya izin verecek düzeydeki hastalar. Bunun dışında bahsetmek üzücü olmak ile birlikte hastalığın özelliği neticesinde bu imkanın olmadığı hastalar söz konusu. Biz, birinci olarak bunu göz önünde bulunduruyoruz. İkinci olarak da yaşları, şu ana kadar sahip oldukları çocuklar ve bu konudaki isteklerini tartışıyoruz ve onlarla konuşarak birtakım tedbirler alıyoruz. Hastanın özelliğine göre bu kararı veriyoruz.

Kemoterapi alan hastaların rezervlerini korumak ve erken menopozu önlemek için neler yapılıyor? Kemoterapi dozunun ve süresinin bu durum gözetilerek ayarlanması söz konusu mu?

Genelde kanser hastalarında tedavi daha ön plana çıkıyor. Diğer istekler veya arzular daha arka planda kalıyor. Bu konuda hastalığın tedavisinden çok taviz vermek istemiyoruz. Yine hastalarımızla konuşarak hastalık için gereken tam dozu vermek isteriz ama birtakım önleyici tedbirler almak mümkün. Örneğin hiç evlenmemiş hastalar olabilir. Çocuk sahibi olmak isteyen hastalar olabilir. Her ne kadar birkaç çocuk sahibi olsa bile tekrar gebe kalmak isteyen kadın veya tekrar baba olmak isteyen hastalarımız olabilir. Bunlarla ilgili çeşitli önlemlerimiz var.

Bu önlemlerden en önemlisi, hem kadınlar için hem erkekler adına daha sonrasında doğurganlıklarını ve üreme fonksiyonlarını sürdürmeleri için gerekli olacak yumurta ve spermlerin saklanması işlemleridir. Çünkü yaklaşık olarak kemoterapi rejimlerinde farklı oranlarda olmak üzere bu yeteneğin kaybedilmesi söz konusu. Bununla ilgili olarak tedaviye başlamadan önce bu durumu hastalarımızla tartışıp erkekler için sperm saklanması, kadınlar için yumurta saklanması veya evliyseler embriyo saklanması şeklinde farklı yöntemleri onlara öneriyoruz. Hem ürolog hem de kadın doğumcu arkadaşlarımızdan ve bazı merkezlerden bu konuda destekler alıyoruz. Daha sonrasında doğurganlıklarını sürdürmek veya gebe kalabilmek için bu uygulamalar gerçekleştiriliyor.  Tedavi bitiminde hastanın isteklerine göre ilerleniyor. Kadınlarla ilgili hastalıklarda başarı oranına göre embriyo dondurulması, yumurta saklanmasından daha fazla. Özellikle evli çiftlerde bu alternatif göz önünde bulunduruyoruz.

Erkek de, kadın da bu süreçte üreme sağlığı açısından eşit derecede mi zarar görüyor?

Aslında bu konuda kadınlar daha çok zarar gördüğü inancı olmasına rağmen bu risk erkekler için de söz konusu. Erkelerde sadece üreme fonksiyonlarını zarar görürken kadınlarda hem üreme fonksiyonları hem de özellikle jinekolojik tümörlerde rahmin veya yumurtalıkların alınmasıyla organik bir rahatsızlık da buna eşlik edebilir. Çok genç bir hastanız olabilir, doğurganlık konusunda bir sıkıntınız olmayabilir. Kullandığınız ilaçlar hiç zararlı yönde etkilememiş olabilir fakat siz genç hastanın rahmini aldığınız zaman hastanın gebe kalması mümkün olmuyor.

Evli olmayan hastalara hangi koruyucu yöntemler uygulanıyor? Özellikle çocuklarda nasıl bir yol izleniyor?

Yine aynı şekilde daha sonrasında kullanılmak üzere sperm ve yumurtalıklarının saklanmasını öneriyor ve uyguluyoruz. Onun dışında kadın hastalar için özellikle tedavi aldıkları dönemde yumurtalıklarının susturulması kimi çalışmalarda fayda göstermiştir. Kullanılan ilaçlardan hastaların yumurtlama fonksiyonlarının etkilenmemesi için ilaçla o dönemde bir nevi yumurtalıkların kapısının kapatılması gibi bir işlem var. Yapılan çalışmalarla da bu yöntemin yüzde yüz olamasa da başarılı olduğu görülmüştür.

Bu koruyucu yöntemlerin başarı oranları yüz güldürücü mü?

Başarı oranları tamamen hastalığın cinsine, kullanılan kemoterapinin yoğunluğuna ve süresine, hastanın üreme fonksiyonlarının durumuna göre değişiyor. 25 yaşındaki bir kadın hastaya uyguladığınız yöntemlerin başarısı ile 40 yaşındaki menopoz öncesi üreme fonksiyonlarının zayıfladığı bir kadın hastaya uyguladığınız tedavilerin başarı oranları farklılık gösterir.

Kanser tedavisi gören/görmüş anne-baba adayları için ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Kanser, kronik hastalık olma yolunda ilerliyor. Kanser hastalarının hastalık süresinde alacağı kararları çok önemli. Gebe kalma izinleri veya neler olabileceği konusunda onlarla genelde açık açık tartışıyoruz. Bu tartışma sonrasında bir ortak karar veriliyor. Özellikle hormon bağımlı hastalıklar dediğimiz meme kanseri gibi hastalıklarda gebeliğin hastalığı olumsuz etkilemesi gibi kaygılar vardır fakat bu kaygılar büyük ölçüde kalkmış durumda. Tedavi olmuş, uzunca yaşam süresi beklediğimiz hastalarda gebeliğe çok da engel olmak istemiyoruz. Hastalıkların nüks etme oranı hastalığın bitiminden sonraki ilk yıllarda daha fazla. Örneğin meme kanseri hastalarına en azından iki yıl beklemelerini öneriyorum. Tabii bu durum hastanın yaşına da bağlı. Eğer hastalık tedavisi mümkün olmayan bir hastalık ise, bu noktada hastaya durumun bildirilip uyarılması yine onlarla tartışarak ilerlemek bu bağlamda daha doğru bir adımdır.

Peki hasta ya hamile olduğunda hastalığa yakalandığını öğrenirse?

Bir de gerçekten talihsiz bir şey ile talihli bir şeyin aynı anda denk gelmesi söz konusu. Bu da kanser tanısı ile birlikte gebelik. Bildiğiniz gibi kanserin tedavisi, cerrahi, kemoterapi ve hormonal olarak farklı seçenekler ile yapılıyor. Hastaya göre önce cerrahi olarak müdahale edip ardından kemoterapi tedavisi ve sonrasında hormonal ajanlar ile bu süreç devam ediyor. Gebeliğin zamanına göre bu süreç, net olarak belirleniyor. İlk üç ay çocuğun gelişim bozuklukları maruz kalma riskinin çok yüksek olduğu bir dönem. Bu süreçte kemoterapi ve radyoterapinin verilmesi mümkün değil ama acil cerrahiler bu süreç içinde yapılabilir. Örneğin hamileliğinin üçüncü ayında meme kanseri teşhisi konulan bir hastanın hemen ameliyatının yapılması mümkündür. Üçüncü aydan sonra kullanabileceğimiz kemoterapötik ajanlar var. Bebek ile anne arasında bir beslenme bağı olmasına rağmen kan yolu ile etkileşim her zaman çok mümkün değil. Bu bir avantajdır. Özellikle meme kanserinde kullandığımız ajanların büyük bir kısmı çok ciddi problemler oluşturmuyor. Işın tedavisi ise doğumdan sonra yapılıyor. Bunu hastanın durumu ve gebeliğin zamanına göre belirliyoruz. Çok ciddi durumlarda gebeliğin sonlandırılması gerekebiliyor. Bu tamamen hekimin ve hastanın kararları doğrultusunda verilebilecek travmatik bir karar. Çok sıklıkla rastlanıldığı söylenemez.

Gebelik ile kanser arasında nasıl bir ilişki var?

Gebeliğin kanseri önlemesi ile kanser sırasında gebeliğin arasında büyük bir fark vardır. Çok iyi biliyorsunuz ki meme kanserini önleyici faktörler doğum yapma, çok emzirme, bir kadının adet görmesini engelleyen tüm durumlar meme kanserini önlüyor. Birden fazla hamile kaldığınızda  hamilelik süresince adet görmüyorsunuz veya yine aynı şekilde emzirdiğinizde adet görmüyorsunuz. Bu bir hormonal manipülasyondur. Meme kanseri erken menopoza girenlerde daha az, geç menopoza girenlerde ise daha sık görülmektedir. Kanser teşhisinden sonra gebe kalan bir hastaya gebeliğin iyileştirici etkisi olmadığı gibi tedavinin aksaması ve bağışıklık sisteminin gebelikle birlikte daha güçsüz olması noktasında etkileri vardır.

 






E-Posta ile Yolla
Sayfayı Yazdır
Sosyal Paylaşım
Google
Blogger
Tumbir
Etiketler :
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
Bu habere ilk yorumu siz yapın.
DİĞER HABERLER
Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Fatih Aktüel | https://www.fatihaktuel.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024