Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber

Fatih Aktüel

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Bu yazı 92 kez okundu.
Yazının Tarihi :   06 Mayıs 2025 - 10:14:18

TEBBET (MESED) SURESİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Büyüt
Küçült
TEBBET (MESED) SURESİ VE

Şerif Ali Minaz

Kütahya'nın Simav ilçesinde doğdu. İlköğrenimini köyünde, orta öğrenimini Bursa’da, yüksek okulu da İstanbul’da bitirdi. Öğretmen olarak başladığı memuriyet hayatına önce İznik Lisesinde, daha sonra da İstanbul Eyüp Sultan, Kabataş Erkek, Beşiktaş kız, Pertevniyal Akşam Liselerinde devam etti. 1997 yılında Davutpaşa Akşam Lisesinden emekli oldu. Şişli Terakki Lisesi ve Özel Beyoğlu İtalyan Lisesinde de(1985-2005) ücretli olarak görev yaptı. Bir TV. Kanalında, “Yarınlara Doğru” adlı sohbet programını hazırladı ve sundu. Fatih Aktüel.com’da haftalık yazım hayatına devam etmekte.

 


Değerli okuyucu! Bu yazımızda namazlarımızda okuduğumuz TEBBET (Mesed) Suresi’nden bahsetmek istiyorum. Bizler, bu sureyi okurken, tarihteki ve günümüzdeki Ebu Leheb’leri hatırlıyoruz, onlara karşı dikkatli olmamız gerektiği mesajını alıyor, şerlerinden ve tuzaklarından korunmak için de Cenabı Hakka dua ediyoruz.


      Bu Sureyi Okurken


  Evet, bizler bu sureyi okurken, Rabbimizin onlar için ne buyurduğunu da hatırlıyoruz:


1. Ebu Leheb’in iki eli (malı ve kazancı) kahrolsun (kurusun), (kendisi de) kahrolsun!


2. Malı da kazancı da ona yarar sağlamadı.


3-5. O ve odun taşıyıcı(sı olarak) hanımı boynunda hurma lifinden bükülmüş bir iple alevli bir ateşe girecektir.


     Bu sureyi okuduktan sonra, merhum Arif Nihat Asya’nın şu mısralarıyla seslendiği Allah Resûlünü de hatırlıyoruz:


Diller, sayfalar, satırlar
"Ebu Leheb öldü"diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi, ya MUHAMMED;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!


  Bu sureyi okurken, sahip olduğumuz makam, mevki, mal, servet, nüfus ve nüfuz gibi sahip olduğumuz her ne varsa, onlarla imtihan edildiğimizi ve bunların çok doğru değerlendirilmesi gerektiği mesajını alıyoruz. Ayrıca bunların, Ebû Leheb ve eşi gibi feci bir akıbetle bizi karşı karşıya getirmemesi gerektiğini hatırlayıp; ebulehebleşmemek için Rabbimize dua ediyoruz.


    Kimdi Ebu Leheb Ve Karısı?


Allah Resûlü, bir gün kendi soyundan olan akrabalarını Kâbe’nin tam karşısındaki Safâ tepeceğine davet etti ve onlara şöyle hitap etti:


 —  Ben size, şu tepenin arkasında, şehri istilâ etmek isteyen bir düşman ordusu gelip karargâh kurmuş desem bana inanır mısınız?


Şöyle cevap aldı: “— Sen asla yalan söylemedin, senin söyleyeceğin her şeye inanırız.”


O devamla: “— Allah beni, sizi ikaz edip belli şeylerden inzar (çekindirmek) ve şayet beni dinlemeyecek olursanız öfkesinin sizi tehdit ettiğini söylemek üzere göndermiş bulunuyor.”


    Tam bu sırada Ebü Leheb denilen o adam, Allah Resulünün sözünü kesip şöyle demişti:


“.— Ellerin kurusun (kahrolasıca). Bu mânasız ve boş bildiri için mi bizi rahatsız ettin ve zamanımızı boş yere geçirttin? Atalarının, oğullarına ve kavmine, senin getirdiğinden daha kötü bir şey getireni görmedim…”


   Ebu Leheb’in bu boykotundan sonra Hz. Peygamber (s.a.s)’in halaları, gidip Ebü Leheb’le konuştular ve Muhammed (A.S.)’ın,  geleceği daha evvelden haber verilen Resul olduğuna dair onu iknâ etmek istediler ama bundan bir sonuç alamadılar.


   Azgınlaşan Bu Adam Ve Karısı


    Bu adamın bir de karısı vardı; o, Ebu Süfyân’ın kız kardeşiydi, adı Ümmü Cemil’di. İslâm’a ve Peygambere hücum etme konusunda, onun da kocasından geri kalır tarafı yoktu.


       Evet, Ebü Leheb ve karısı, Resülullah’ın evini taşladılar. Bununla da yetinmediler; kapısının önüne her çeşit çöp ve necâseti (pisliği) gizlice atmaya başladılar. Ama bir gün arkadaşlarından biri, bu adamı suçüstü yakaladı ve onu bu yüzden cezalandıracağını söyledi. Amca Ebü Leheb, bu sefer taktik değiştirdi,  adam kiralayarak, aynı kötü işi bir takım kimselere yaptırmaya başladı?


   Velhasıl


 Bizler, İslam’a saldırmak için fırsat kollayan bir takım tarihselcilerin, deist ve sapkınların: “ Bu din, Arap’ın dinidir, bana ne Ebu Leheb ve karısından…” şeklindeki lakırdılarına aldırış etmeden bu sureyi okuruz; Rabbimizin, bu sure ile bize vermek istediği mesajları göz önüne alarak Ebu Leheb ve karısının prototiplerini iyice tanırız, şerlerinden korunmak için de Allah’a dua ederiz.


   Ve ardından A.Nihat’ın şu dizeleriyle Allah Resulüne olan hasretimizi tazeleriz:


“ Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi..
Nerde kaldın ey RESUL,
Nerde kaldın ey NEBİ?


Günler, ne günlerdi, ya MUHAMMED;
Çağlar ne çağlardı:
Daha dünyaya gelmeden
Müminlerin vardı..
Ve bir gün ki gaflet
Çöller kadardı,
Halime’nin kucağında
Abdullah’ın yetimi,
Amine’nin emaneti ağlardı!


Hatice’nin goncası,
Aişe’nin gülüydün.
Ümmetin gözbebeği,
Göklerin RESULÜYDÜN..


   Değerli okuyucu! O peygambere salat ve selam olsun. Rabbiz, bizleri ve bütün mü’minleri kıyamet gününde onunla beraber eylesin. Allah’a emanet olunuz.


 

E-Posta ile Yolla
Sayfayı Yazdır
Sosyal Paylaşım
Google
Blogger
Tumbir
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
Bu habere ilk yorumu siz yapın.
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR



Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Fatih Aktüel | https://www.fatihaktuel.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2024 - 2025