Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber

Fatih Aktüel

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Bu yazı 80 kez okundu.
Yazının Tarihi :   22 Temmuz 2025 - 10:23:46

DÜNÜN VE BU GÜNÜN KİLİSE VE BATI’SI

Büyüt
Küçült
DÜNÜN VE BU GÜNÜN KİLİSE VE

Şerif Ali Minaz

Kütahya'nın Simav ilçesinde doğdu. İlköğrenimini köyünde, orta öğrenimini Bursa’da, yüksek okulu da İstanbul’da bitirdi. Öğretmen olarak başladığı memuriyet hayatına önce İznik Lisesinde, daha sonra da İstanbul Eyüp Sultan, Kabataş Erkek, Beşiktaş kız, Pertevniyal Akşam Liselerinde devam etti. 1997 yılında Davutpaşa Akşam Lisesinden emekli oldu. Şişli Terakki Lisesi ve Özel Beyoğlu İtalyan Lisesinde de(1985-2005) ücretli olarak görev yaptı. Bir TV. Kanalında, “Yarınlara Doğru” adlı sohbet programını hazırladı ve sundu. Fatih Aktüel.com’da haftalık yazım hayatına devam etmekte.

 


 


               DÜNÜN VE BU GÜNÜN KİLİSE VE BATI’SI


  Değerli okuyucu! Bir TV. Kanalında Prof. Dr. Şener Aktürk’ü dinledim. Bu yazımda, onun sohbetinden aldığım bazı notları paylaşmak istiyorum sizlerle.


               O Köylerin ve 300 Mescidin Yerinde Yeller Esiyor


   Ortaçağ’da Batı Avrupa’nın pek çok yöresinde, Müslümanlar ve Yahudiler yaşıyordu ve bazı bölgelerde de çoğunluğu oluşturuyorlardı. Meselâ sadece Sicilya adasının Palermo şehrinde 300 mescit olduğu rivayet ediliyor. Bugün Palermo şehrinde, Sicilya’nın ve İtalya’nın genelinde ve hatta Batı Avrupa’nın tamamında, kökeni Ortaçağa kadar dayanan Müslüman bir topluluk, bir köy, Müslüman bir sülale veya o döneme ait faal durumda olan tek bir cami bile yok.


        Yönetici Kraldı Ama...


   13. yüzyılın başlarında bugünkü İtalya, İngiltere, Fransa, Macaristan, İspanya ve Portekiz’e karşılık gelen bölgelerde Müslümanlar ve Yahudiler, Hristiyan hükümdarların yönetimi altında yaşıyordu. Ancak çok geçmeden Batı Avrupa’daki bütün Müslümanlar ve Yahudiler yok edildiler. Ya sürgün ve katledilerek veya zorla dinleri değiştirilerek ortadan kaldırıldılar.


  Batı, bu vahim sonuca, Gregoryen Reformuyla hızla güçlenen Papalık liderliğindeki ruhban sınıfının, hükümdarlara yaptığı baskıyla ulaştı. Ruhban sınıfı, Müslümanları ve Yahudileri, hatta Katolik mezhebinden olmayan herhangi bir azınlığı koruyan hükümdarları tahttan indirerek cezalandırdı; onların yerlerine, azınlıkları yok edecek hükümdarları getirdi.


                           Orada Devletler Üstü Bir Güç Vardı


   Bu güç,1529 yılına kadar 470 yıl devam eden bir güçtü. O güç, hükümdarları cezalandırır, aforoz eder, tahttan indirir, ülkesinin tamamını din hizmetlerden mahrum bırakır, nikâhları iptal eder ve gerekli gördüğü zaman haçlı seferi düzenlerdi. Evet, Ortaçağ’daki Batı’da devletler üstü bir güç vardı, o da Papalık ve ruhban sınıfıydı. O gücün lideri de bizzat Papaydı. O gücün, kendi emri altında bir ordusu vardı. O güce göre halk üç sınıfa ayrılmıştı; birinci sınıf, ruhban sınıfıydı. İkincisi aristokratlar, üçüncüsü de halktı. Bir de, insan sayılmayan, görüldüğü yerde imha edilmesi gerekenler vardı; onlar da Müslümanlar ve Yahudilerdi!


   Papanın iç siyasî mücadelelerdeki rakibi, hükümdarlardı. Bu mücadelede, Müslümanlar ve Yahudiler, hükümdarların tarafını tutuyorlardı, çünkü hükümdarlar sayesinde kendi inançlarını rahatça yaşayabiliyor, gelenek ve göreneklerini devam ettirebiliyor, sarayda iş bulabiliyor ve kendi dillerini konuşabiliyorlardı. Bu durumdan son derece rahatsız olan ruhban sınıfı, onların ülkeden kovulması veya katledilmesi için krala baskı yapıyordu. Bazı krallar da papaya yaranabilmek için onun emirlerine boyun eğip Müslümanları katlediyordu.


      Korku ve Endişe İçindeki Ruhban Sınıfı


   Ruhban sınıfı tarafından, Müslümanların ve Yahudilerin akıl yürütme yeteneğinden mahrum oldukları ve dolayısıyla insan olmadıkları fikri sürekli işleniyordu. Müslümanların ve Yahudilerin, asırlarca Hristiyan yönetiminde yaşamış olmalarına rağmen din değiştirmemekte ısrar etmeleri; Hristiyan olmamaları, onları çileden çıkarıyor, kafalarını karıştırıyor, Hristiyanlığa olan inançlarını sarsıyordu. Ayrıca kendi dindaşlarının da Hristiyanlıktan kopacağı endişesini taşıyorlardı. Zira onlar evlenmiyor; Müslümanlar evleniyordu. Onlar, kilise ve manastırlarda münzevi bir hayat yaşarken; Müslümanlar, sosyal hayatın içindeydiler. Bu insanların dini, Mekke’de doğmuştu, ama 100 yıl içinde Avrupa’nın çeşitli ülkelerine yayılmıştı. Bu ve benzer konulardaki özellikler, Hristiyan halka cazip gelebilir ve Hristiyanlıktan çıkabilirler korkusunu yaşıyordu ruhban sınıfı.


   İşte bu Batı, yani Papalığın ve ruhban sınıfın öncülüğünde 13. yüzyılın başlarından (1215) itibaren Müslümanlara karşı bir SOYKIRIM başlattı. Soykırım yapmadığı Müslümanları da başka ülkelere sistematik bir şekilde sürgün etti. Müslümanları ve onların hayat izlerini Sicilya’dan Portekiz ve İspanya’dan sildi. Bununla da yetinmedi, etnik yönden de temizliğe başladı. Zorla Hristiyanlaştırdıklarını bile kendinden kabul etmedi ve onları köleleştirdi.


               Ve Devam Etti


   Batı Avrupa’daki tüm toplumlar, sadece Hristiyan ve hatta sadece Katolik mezhepli Hristiyanlardan oluşuncaya kadar bu temizlik devam etti. Papalık ve siyasî otorite el ele vererek, hem din, hem mezhep, hem de etnik açıdan türdeş bir toplum oluşturmak için elinden geleni yaptı ve hâlen de yapıyor.


 Evet, onlardaki inanç ve dinî açıdan bu özgüven eksikliği, günümüzde de devam ediyor ve durmaksızın İslâmofobik politikaları motive ediyorlar. Şayet İslâmî uygulamalar serbest kalırsa Müslümanlık yayılır korkusu içindeler. Bundan dolayı ezan okunmasından sünnet olmaya, Kur’an kurslarından kurban kesmeye kadar çeşitli İslâmî uygulamaları yasaklamak için çareler arıyorlar. Müslümanların domuz etini yememesine, alkol kullanmamasına, Ramazan ayında oruç tutmasına insanların dikkatini çekerek ve Müslümanların bu tutumlarıyla ekonomiye zarar verdiği tezini ileri sürerek, dışlanmaları gerektiğini ileri sürüyorlar.


             En Katolik Ülke ve Diğerleri


    Portekizli ve İspanyol yerleşimciler tarafından kurulan 21. yüzyılın en Katolik ülkesi Amerika başta olmak üzere İngiltere, Fransa gibi emperyalist ülkeler dünyaya nizam vermeye çalışıyorlar, ama fanatizmi de kafalarından bir türlü atamıyorlar. Meselâ, Avrupa Birliği oluşturulurken, altı Katolik ülke bir araya geldi ve İngiltere’nin Protestan olması, birliğe alınmaması tekliflerinin yapılmasına sebep oldu.


   Bütün Batı Avrupa toplumları sadece Hristiyan ve sadece Katolik mezhepli Hristiyanlardan oluşan toplumlara indirgendikten sonra, Fransa gibi bazı ülkelerde dil ve kültür açısından ve Almanya gibi bazı örneklerde de etnik köken ve ırk açısından türdeş toplum oluşturma çabaları, seküler bir milliyetçiliği ortaya çıkardı.


                        Velhasıl


    Bin yılı aşkın zamandan beri Batı Avrupa’nın pek çok yöresinde, Müslüman ve Yahudi topluluklar yaşadı ve yüzyıllarca yaşamaya devam etti. Yönetim, Hristiyan hanedanların elinde olsa da onlar bir anda kaybolmadılar ve yüzyıllarca orada yaşadılar.


 Ne gariptir ki, günümüzde de Batı Avrupa’da yaşayan Müslümanlar, Avrupa’nın yerlisi olmamakla itham ediliyorlar.


   Daha önce, yani 12. yüzyıldan itibaren ruhban sınıfı, Müslümanların ve Yahudilerin akıl yürütme yeteneğinden mahrum oldukları ve dolayısıyla insan olmadıkları fikrini yaymaya çalışmış ve hayli zulüm yapmıştı. Günümüzde de, İslâmofobi (İslâm korkusu) düşüncesini yaymaya ve insanları İslâm’a, Müslümanlara düşman etmeye çalışıyorlar.


   Oysa çağdaş Batı, büyük bir yanılgı içinde. Onların bakış açılarının tam tersine Hristiyan ve Yahudiler başta olmak üzere gayrimüslimlerin varlığını ebediyen meşrulaştıracak bir dini gelenek ve hukuki yapı var bu dünyada ve o da İslâm’da var. Bu dinde, “leküm dinüküm ve liyedin” yani, “Siz, dininizi yaşar, ben de dinimi yaşarım” kuralı var.  Bu kuraldan dolayıdır ki, yüzyıllar önce İspanya’da zulme uğrayan Yahudilere, Osmanlı kucak açmıştır.


    Bu çağda insanlığın, fanatizmden uzaklaşıp böyle bir anlayışla yeni bir dünya düzeni kurmaya ihtiyacı var.

E-Posta ile Yolla
Sayfayı Yazdır
Sosyal Paylaşım
Google
Blogger
Tumbir
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
Bu habere ilk yorumu siz yapın.
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR



Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Fatih Aktüel | https://www.fatihaktuel.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2024 - 2025