Önderin açıklamalarından önemli satırbaşları şunlar:

Biz ne pahasına olursa olsun, İmralıya gitmek için yapmıyoruz.

Orada tecrit var. Oradaki tecrit kabul edilemez. Öcalan, barış ve demokratik hamlelerin, teminatı haline getirilmiştir.
Devlette devamlılık esastır. Bir heyetin adaya gitmesi, izleme komitesinin yaptıklarını, kamuoyuyla paylaşması gerekmekteydi. Salt ülkemizi ilgilendiren bir mesele olmaktan çıkmış bir bir mahiyet kazanmıştır.
Demokrasi ile silah bir arada olamaz. Ama ikisinin bir arada olmamasının nedeni, ikisinden birinin yükselmesi demektir. Demokrasi artarsa, silah azalır.
Hükümetten bize İmralıya gitmek ile ilgili net takvim verilmedi.Devlet heyetinin Öcalanla görüştüğünü biliyoruz.
Ak Parti ve CHPnin koalisyonu bize daha mantıklı geliyor. En çok oy alan iki siyasal partinin ortaklığına inanıyoruz.
İnsanlar anlaşamadıkları insanlarla müzakere ederler. Anlaştıkları insanla sohbet ederler.
İmralıdaki masa bu büyüklükteydi. Biz bunu böyle bir ima amacıyla düşünmedik.
Hakettiğimiz hazine yardımları faşizanca bloke edildiği için, gelen sayın misafirlerimizi tek orada ağırlıyoruz.
Çözüm sürecinde ilerleme olmak durumunda. Türkiyenin önünüde bundan kıymetli sorun yok. Bu süreç mutlaka devam etmelidir. Ama daha büyük adım ve ciddiyetle.2

Namık Durukan: 1 saat 58 dakika sürdü. Diğer iki parti ile yaptığı görüşmeden daha uzun. Bu kadar uzun konuşacağınızı tahmin ettiniz mi?
Önder: Valla sayın Durukan, sen söyleyince şimdi kendimi bir sorguladım ama yok. Medeni bir sohbet oldu.