Hüseyin Demir
Hüseyin Demir
Türkiye yedi düvelin terör kıskacında. Otuz beş vatandaşın hayatını kaybettiği Ankara saldırısının henüz yarası kapanmamışken caniler bu sefer İstanbul- Beyoğlundaki İstiklal caddesini kana buladı. Bu bir kalleş saldırıydı ve hedef milletin İstikbali idi.
Ölümcül ve takibi zor eylem biçimiyle kendini patlatan insan müsveddelerinin eylemleriyle, sekiz ayda kentlerde kitlelere yönelik terör saldırılarında ölen insan sayısı iki yüz otuzu buldu.
Terör eylemlerinin amacı can almak kadar, korku da salmaksa, ne yazık ki ortada böyle bir sonuç var. Ve gerçek şu ki, bu tür eylemlerin varlığı, sıklığı, sonuçları, insanların ve sistemin algısındaki güvenlik dozunu ve tedbirlerini kaçınılmaz olarak artırıyor.
Yaşadığımız en sıkıntılı, en zor evrelerden birinden geçiyoruz.
Her şeye rağmen siyaset, iktidarıyla, muhalefetiyle bu yangını dindirecek, olan biteni daha açık izah edecek, başka bir tarz, başka bir yol bulmak zorunda.
Ve yine her şeye rağmen, Türkiye tüm zorluğuna, şiddet ve terörün yarattığı tüm baskıya rağmen konuşmak, tartışmak, yeni koşulları görmek ve onları aşmaya çalışmak zorunda.
Türkiyeye karşı son derece hain, son derece sinsi, son derece kalleş ve kahpe saldırı zincirinin arkasında batının emperyal ve haçlı zihniyetinin olduğu bilinmektedir. Çünkü Türkiye dâhil, Müslüman toplumların yüz yıldır devam eden sömürge zihniyetlerine duyduğu kızgınlığı, bu vesayet sisteminden kurtulmak için verdiği mücadeleyi, batılılar sisteminden kurtulmak için verdiği mücadeleyi, batılılar
sabote ettiler. Emperyal düşüncelerini devam ettirmek, Müslümanları ve coğrafyalarını istedikleri gibi kullanabilmek için, Müslümanlara karşı terör örgütleri kurdular. Kendi ülkelerine karşı, batının yanında yer alan siyasi hareketler geliştirdiler. İslamı en büyük tehdit ilan etiler. Bu tehditle yüzleşmek için Müslümanların yaşadığı her toprak parçasında sözde terörle mücadele merkezleri kurdular. İslam ve terör eşleştirmesi yani “İSLAM TERÖRİZMİN KAYNAĞI, MÜSLÜMAN DA TERÖRİSTİR” algısı oluşturdular ve küresel ölçekte sözde terörle mücadele ettiklerini ilan ettiler.
Batının hedefi, Müslüman dünyasındaki yeni yükseliş dalgasını kırmak ve durdurmak. Bunun içinde teröristi ve terör örgütlerini Müslümanların üzerine salıyor, Müslümanları terörle meşgul ediyor, böylelikle hem kalkınmalarını engellemiş hem de Müslüman coğrafyalardaki değerleri kendi lehine kullanma imkânına kavuşmuş oluyor.
Ancak batı, Türk milletinin İslamla barışıp, olağanüstü bir güç, enerji çıkarmasına, kurduğu, kullandığı terör örgütleriyle engel olmaya çalışsa da, Sünni Arap dünyasında bir özgürlük devrimi dalgasını durdurduğunu ve engellediğini zannetse de, Türkiyede ERDOĞAN öncülüğündeki yeniden güçlü ve büyük Türkiye nin kurulmasına engel olamadığının da farkında.
İnsanların gönüllerini, zihinlerini bölmeye çalışsalar da gönülleri ve zihinleri, sınırları böldükleri gibi bölemedikler ininde farkında. Ne yaparlarsa yapsınlar bu milleti teröre alıştırdıklarını zannetseler de başaramadıklarının da farkındalar., bu durumu kanıksatamayacaklarını, geri adım attıramayacaklarını. Zira artık bu milletin, terörle mücadelenin milli bir sorumluluk olduğu inancında olduğunu çok iyi biliyorlar.
Millet olarak bizimde, Milli dayanışma ruhuyla birlik ve beraberlik içerisinde, hep beraber, âmâsız, fakatsız teretdüd etmeden, herkesin bu terör olaylarına, sadece terörü yapan kişilere değil, onlara bunları yaptıran bütün karanlık odaklara karşı yekvücut olmaya devam etmeli, Şer güçlere terör karşısında dimdik duran bir millet olduğumuzu göstermeliyiz.
Ve her ne olursa olsun, kim neyi dayatırsa dayatsın, Türk milleti topyekûn ayağa kalkarak terörü yenecek, terörizmin üstesinden gelecek kudret ve kuvvete sahiptir, bilincini kuşanmalı ve bunu tüm hainlere göstermeliyiz. Unutmamalıyız ki bu aziz millet çok daha ağır şartları aşmış bü günlere gelmiş bir yüce millettir. Bu yaşadıklarımız yeni bir dönemin doğum sancılarıdır. İnşallah güzel günler bizleri bekliyor. Yeter ki ümidimizi kaybetmeyelim.
