---

Sözlükte tecavüz
ad
1.       1.ötesine geçme, sınırı aşma.
2.       2saldırı
olarak tanımlanmaktadır. Halk arasında da tecavüz denince genellikle akla sadece cinsel yönden tecavüz anlaşılmaktadır. Burada kişinin namusuna bir saldırı ve tecavüz söz konusu iken Yüce Yaradan namusun korunmasının kişisel bir hak hukuk telakki ederek, bunu bizzat koruma altına alarak Allahın koyduğu sınır olarak bizlere bildirmiştir. Aşağıda ki ayeti dikkatle okuyalım.
Boşanma iki defadır. (Sonra) Ya iyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak (gerekir). Onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şeyi geri almanız size helal değildir; ancak ikisinin Allahın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkmuş olmaları (durumu başka). Eğer ikisinin Allahın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından korkarsanız, bu durumda (kadının) fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur. İşte bunlar, Allahın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin. Kim Allahın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir. (2/229)
Yüce Yaradan sadece cinsel sınırları korumakla kalmamış, tüm beşeri ilişkilerde insanların ve tüm mahlukatın hukukunu, sınırlarını koyduğu kanunlarla koruma altına almıştır. Başkasının malını gasp etmek, emekçilerin emeğinin karşılığını zamanında vermemek veya eksik vermek, başkasının canına kastetmek, başkasının düşünce özgürlüğünü kısıtlamaya çalışmak, malı eksik tartmak, hileli mal satmak v.b. hepsi tecavüz kavramı içine girer. Demek istediğim odur ki tecavüz kavramını dar anlamda (cinsel tecavüz) kullanıp, diğer anlamlarında ki tecavüz fiilini işlemeyelim. Bakın diğer anlamlarda tecavüz kavramından aşağıda ki ayetler nasıl bahsediyor?
Yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık. Sığırlardan ve koyunlardan, sırtlarına veya bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışanlar dışında iç yağlarını da onlara haram kıldık. Azgınlık ve hakka tecavüzde bulunmaları nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz şüphesiz doğru olanlarız. (6/146)

Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki tecavüz ve haksızlık dolayısıyla ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden, adı konulmuş bir ecele kadar geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı, muhakkak aralarında hüküm verilmiş (iş bitirilmiş)ti. Şüphesiz onların ardından Kitaba mirasçı olanlar ise, her halde ona karşı kuşku verici bir tereddüt içindedirler. (42/14)

Yol, ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere tecavüz ve haksızlıkta bulunanların aleyhinedir. İşte bunlara acıklı bir azab vardır. (42/42)

Ve onlara bu emirden açık belgeler verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki hakka tecavüz ve azgınlıktan dolayı ihtilafa düştüler. Şüphesiz Rabbin, hakkında ihtilafa düştükleri şeyde kıyamet günü aralarında hüküm verecektir. (45/17)

Müminlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup-düzeltin. Şayet biri diğerine tecavüzde bulunacak olursa, artık tecavüzde bulunanla, Allahın emrine dönünceye kadar savaşın; eğer sonunda (Allahın emrini kabul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever. (49/9)

Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki tecavüz ve haksızlık dolayısıyla ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden, adı konulmuş bir ecele kadar geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı, muhakkak aralarında hüküm verilmiş (iş bitirilmiş)ti. Şüphesiz onların ardından Kitaba mirasçı olanlar ise, her halde ona karşı kuşku verici bir tereddüt içindedirler. (42/14)
Yol, ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere tecavüz ve haksızlıkta bulunanların aleyhinedir. İşte bunlara acıklı bir azab vardır. (42/42)
Ve onlara bu emirden açık belgeler verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki hakka tecavüz ve azgınlıktan dolayı ihtilafa düştüler. Şüphesiz Rabbin, hakkında ihtilafa düştükleri şeyde kıyamet günü aralarında hüküm verecektir. (45/17)
Müminlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup-düzeltin. Şayet biri diğerine tecavüzde bulunacak olursa, artık tecavüzde bulunanla, Allahın emrine dönünceye kadar savaşın; eğer sonunda (Allahın emrini kabul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever. (49/9)
Son örnekte savaşın emri savaş meydanına çıkıp savaşın anlamında değil, mücadele edin anlamında olduğunu düşünüyorum. Sigarayla savaşın gibi. Şüphesiz Allah her şeyin en doğrusunu bilir. Yanlış kanaatten, bilgiden ve işlerden Allaha sığınırım.
Bugün yeryüzünde en büyük tecavüzü İsrail devleti işlemektedir. Filistin halkının yaşam hakkına tecavüz etmektedir, insani yaşam haklarını ellerinden almaktadır. Maalesef biz Müslümanlarda Filistin halkına yeterli desteği verememekteyiz…
Selam ve dua ile
İsmail Kaya - Şaariç
18.04.2017