Şerif Ali Minaz
Kütahya'nın Simav ilçesinde doğdu. İlköğrenimini köyünde, orta öğrenimini Bursa’da, yüksek okulu da İstanbul’da bitirdi.
Öğretmen olarak başladığı memuriyet hayatına önce İznik Lisesinde, daha sonra da İstanbul Eyüp Sultan, Kabataş Erkek, Beşiktaş kız, Pertevniyal Akşam Liselerinde devam etti. 1997 yılında Davutpaşa Akşam Lisesinden emekli oldu.
Şişli Terakki Lisesi ve Özel Beyoğlu İtalyan Lisesinde de(1985-2005) ücretli olarak görev yaptı. Bir TV. Kanalında, “Yarınlara Doğru” adlı sohbet programını hazırladı ve sundu. Fatih Aktüel.com’da haftalık yazım hayatına devam etmekte.
O ÇOCUK Yıllardan miladi olarak 1951. Bu yılda, Pakistanın Jhang şehrinde bir çocuk dünyaya geldi. Babası hem tıp doktoru, hem dini ilimlere aşina, hem de şairdi. İşte o baba, bu çocuğa Tahirül Kadri adını verdi. Kadri, 4 yaşına ayak bastığında, o baba oğlunu bir Hristiyan okuluna verdi. Bu çocuk, Babasının da desteği ile 11 yaşından itibaren İslâmî ilimleri de öğrenmeye başladı. Medrese eğitiminden sonra, hukuk fakültesine girdi. Bu arada Nevaz Şerifin babasının dökümhanesinde ve hastanesinde imamlık görevini de yürüttü. Ve 1974 yılında hukuk fakültesini bitirdikten sonra, bir süre avukatlık yaptı. Bilahare bitirdiği okulda öğretim görevlisi oldu. Artık o çocuk, donanımlı bir hukukçuydu; çok iyi derecede öğrendiği Urduca, Pencabi, İngilizce, Farsça ve Arapça dilleriyle de bilimsel toplantılarda dikkat çeken bilge bir adamdı. AKTİVİST- DİYALOGÇU –EZOTERİK Evet, Kadri, tam bir aktivist ve örgüt adamıydı. Merkezi Lahorda bulunan Uluslararası Minhacül –Kuran (Kuran Yolu) Örgütünü, Minhac Üniversitesini ve Minhac Refah Vakfını kurdu. 1981de, değişik dini azınlıklarla DİNLERARASI DİYALOĞU başlatan sembol bir isim oldu. Üstelik Müslüman-Hristiyan Diyalog Forumuna da başkan oldu. 90 ülkede temsilcilikler açtı. Bu başarıları ona 2011 yılında Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyinin Özel İstişare Statüsü vermesine vesile oldu. Devletin resmi TV. Kanallarında medya vaizliğine de başlayan Kadri, halk arasında popüler hale gelirken, bir yandan da ülkedeki din görevlilerinin ve ulemanın şimşeklerini üzerine çekiyordu. Çünkü o, sohbetlerinde ezoterik konulara giriyor; gizemli, sırlı dünyalardan haberler getiriyordu. Rüyalarında Hz. Peygamber (s.a.s)i gördüğünü iddia ederek söylemlerine delil getiriyordu.
MESELÂ MI??? Meselâ, 970lerin sonunda Lahoreda binlerce insan meydanda toplanmış, onun âteşîn vaazını ve rüyasını dinliyordu. Ve o şöyle diyordu: Peygamberimiz (s.a.s) Pakistan halkına çok kızgın.Neden mi kızgın?İslamla ilgili hiçbir şey yapmadıkları için. Peygamber (s.a.s), din bilginlerimize de dargın ve kızgın. Ülkemizi terk edecek. Ben, Peygamberimize giderek ülkemizi affetmesi için kendisine yalvardım. Bir süre sonra peygamberimizin öfkesi geçti ve Pakistanda kalması için ettiğim ricayı kabul etti. Benden, Pakistanda kalması için yolculuk biletleri de dâhil olmak üzere gerekli ayarlamaları yapmamı istedi. Tahirül Kadrinin hitap ettiği kitle bu tarz anlatımlara yabancı değildi; aslında kendisi de böyle ezoterik kültüre yatkın bir ekolden geliyor ve Pakistan ulemasının da şimşeklerini üzerine çekmekten sakınmaksızın anlatımlarını sürdürüyordu. POLİTİK HAYAT Ve yıl 1989. Kadri, siyasi bir parti kurdu. Partisinin amacı Pakistanda demokrasi kültürünü ve ekonomik istikrarı geliştirmek, insan ve özellikle kadın haklarını yaygın hale getirmekti.Bir ara milletvekili de olan Tahir, General Pervez Müşerrefin darbe ile iktidara gelişiyle tavrını değiştirdi ve General ile dostluğunu pekiştirip devrik lider Nevaz Şerifin üstünü çizerek kankalıktan çıkardı. Çıkarmakla da kalmadı; onun, bir kâfir olduğunu ve cehennemde yanacağını söyledi. Okulları ve oldukça parası olan Tahir, politik hayatta bazen başarılı, bazen de kaybedenlerden oldu. Ve Devlet başkanı Müşerreften umduklarını bulamayınca bir süre köşesine çekildi. Öyle ya, böyle yetenekli bir adama, en azından Din İşleri Bakanlığının veya başbakanlığın verilmesi gerekmez miydi? Kahtı ricalin; adam kıtlığının yaşandığı böyle bir ülkede bu deha nasıl olur da görmezden gelinirdi???KANADA YILLARI Kırgın ve küskündü Tahirül Kadri. 2004 yılında milletvekilliğinden de istifa edip KANADAnın Toronto şehrine göç eyledi ve bu ülkede çifte vatandaşlık aldı.Tahir, burada da boş durmadı. Bir yandan partililerine hitap etmeyi sürdürüyor, diğer yandan Avrupa, Amerika ve Ortadoğuda yaşayan eski öğrencilerini çok iyi değerlendiriyor ve onların sayesinde dünya ile iletişime geçiyor, konferanslar veriyordu. Bu konuşmalar, Kanada, İngiltere ve ABDde yaşayan hayırseverlerin, Kadrinin kurumlarına yardım etmelerine sebep oluyordu. Himmet paraları akın akın bir merkezde toplanıyordu. O da bu servetle Kanadanın çeşitli bölgelerinde lüks evler, zırhlı araçlar ediniyordu. 2006da İstanbulda düzenlenen Avrupa Müslümanlar Konferansına katıldı.İlginç sloganları vardı Kadrinin: İslamda terörizme yer yoktur “Terörizm, terörizmdir, şiddet ise şiddettir ve İslam öğretilerinde bunlara hiçbir geçerlilik verilmemiştir Siyasetini değil; devletini koru Kadri, yalınayakların, yoksulların sempatisini kazanmayı da biliyordu. Pakistan ve Hindistan hükümetlerine çağrıda bulunuyor, savunma harcamalarının kısıtlanmasını istiyordu. Bu paraların, fakir ve yoksulların refahı için harcanmasını teklif ediyordu. O Pakistan hükümetini uyarıyor, aba altından sopasını gösteriyor, istekleri yerine getirilmezse “milyon insanla”protesto yürüyüşleri yapacağını söylüyordu.
7 YIL SONRA Meksikada geçen yedi yıllık bir hayattan sonra, o da, 2012 yılının sonlarında İranın Humeynisi gibi Pakistana geri döndü. Humeyni döndükten sonra Batı dünyası, İrana ve Saddamın Irakına BİR TRİLYON İKİYÜZ MİLYAR DOLARLIK silah satmış ve kardeş, kardeşe öldürtülmüştü. Kadrinin dönüşüyle proje var mıydı bilmiyoruz, ama o da, Milyon Kişilik Yürüyüş adını verdiği protesto yürüyüşleri için halka çağrıda bulundu, ama ne yazık ki, ancak toplayabildiği 25 bin kişi ile Lahordan İslamabada doğru yola çıktı. Yola çıkmadan önce de, Meclis binasının önünde protestoculara hitaben şöyle diyordu: Parlamento diye bir şey yoktur, sadece soytarı, hırsız ve soyguncuların bir grubu vardır. Bizim yasama üyeleri aslında yasaları çiğneyenlerdir diyordu. O bunları söylerken, takvimler 14 Ocak 2013 tarihini gösteriyordu. Bu protesto yürüyüşlerinde milyon kişi toplanmasa da, hükümeti dize getirdi ve kendilerine bazı vaatlerde bulunuldu. Meselâ, bu vaadler sonucunda yetiştirdiği öğrencilerinin birçoğunu adalet ve polis teşkilatına yerleştirdi. Öyle ki, 2012deki Anayasa Mahkemesi tamamen Kadrinin adamlarından oluşuyordu. Ama Tahir, bunlarla yetinmedi.Bu sefer de, hükümetin istifası talebiyle protestolar başlattı. On binler, parlamento binasına yürüyor ve orada oturma eylemleriyle Başbakan Navaz Şerifin istifasını istiyordu. Kardeş Ülke Pakistan sıkıntılı günler yaşıyordu. Göstericilerin Başbakanlık Ofisine doğru yürümesi üzerine yaşanan çatışmalarda maalesef 15i kadın, 38i polis olmak üzere 294 kişi yaralanmıştı.VELHASIL Irakı, Amerikaya altın tepsi içinde teslim eden bir KESNİZANİ Tarikatı vardı. Acaba buTahir de, dış güçler ve istihbarat örgütleri tarafından desteklenen proje bir lider miydi; bilmiyoruz. Fakat bu aktivist adam, gerek siyasi, gerek toplumsal ve ekonomik açıdan Pakistanı oldukça sarstı ve halen de sarsmakta. Ama ne yazık ki, tertiplediği yürüyüşler, protestolar, ezoterik vaazlar, onun, hükümeti devirme özlemini gerçekleştirmesine yardımcı olamadı.. Milyonlarca dolar harcayarak toplum merkezi kurdu. Bu merkez aracılığı ile Kanadalı Müslümanları toplayıp yekvücut haline getirecekken, aksine Müslümanlar arasında tefrika oluşturduğu iddia edildi. İyi bir araştırmacı, iyi bir yazar, iyi bir hatipti. Yüzlerce eser yazdı. Ama bütün bu yetenek ve değerlerin, Pakistan halkına da Kanadalı Müslümanlara da bir faydası olmadı. Özellikle adalet ve emniyet olmak üzere taraftarlarının devletin önemli mevkilerinde görevli olmasından dolayı Kadrinin, Pakistandaki olaylarda da etkin olduğu söyleniyor… Kadri, bizden çoook uzaklarda olmasına rağmen, bize bir şeyleri çağrıştırıyor. Rabbim diyarı İslâmı, kardeş Pakistanı şer güçlerin fitne ve fesatlarından muhafaza buyursun..Selam ve dua ile hoşça kalınız..