Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber

Fatih Aktüel

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Bu yazı 12777 kez okundu.
Yazının Tarihi :   12 Aralık 2014 - 15:32:19

ESİRLERİ KARŞILIKLI VEYA KARŞILIKSIZ SERBEST BIRAKINIZ. (Muhammed,47/4)

Büyüt
Küçült
ESİRLERİ KARŞILIKLI VEYA KARŞILIKSIZ SERBEST BIRAKINIZ.

Mustafa GÜL




KURANLA  YOLCULUK




“ESİRLERİ KARŞILIKLI VEYA KARŞILIKSIZ SERBEST BIRAKINIZ.” (Muhammed,47/4)




Kuran, savaş esirleri konusunda son noktayı koymuş. Onlar karşılıklı veya karşılıksız serbest bırakılacak. Ne zaman demiş, 624 yılı Bedir Savaşı günlerinde. Hicretin ikinci yılı. Peygamber ve arkadaşlarının yaptığı ilk savaş, ilk galibiyet ve alınan ilk esirler. Esirlere uygulanacak muamele ile ilgili inen ayetler: “Alınan esirler karşılıklı (fidye alarak) veya karşılıksız bırakılacak.”


Aldığı vahyi uygulamakla sorumlu Resul ne yapıyor, bazı esirleri Müslümanlara okuma-yazma öğretme karşılığında; bazılarını Mekkeden gönderilen fidyeler karşılığında; bazılarını da fidyesiz serbest bırakıyor.


 Daha sonraları, Beni Müstalikte 100 ü aşkın aileyi, Hevazin savaşı sonu 600 kişiyi hiç fidye almadan bırakıyor. Mekkenin fethinde savaş esiri alındığını kaynaklar yazmıyor.


 Bakın hep “savaş esiri” tabirini kullanıyorum. Çünkü İslam, başka türlü esiri kabul etmez. Daha önce olduğu gibi, daha sonra da devam eden alınıp satılan, anası babası köle olduğu için çocuğu da köle sayılan ve mal statüsünde görülen köleliğin yeri yoktur İslamda.  Fakat savaş esiri olacaktır. Çünkü dünya durdukça ne yazık ki savaşlar olacak, savaş sonunda da esir alınacaktır. Önemli olan bu esirlere uygulanan hukuktur.


 “Esirler serbest bırakılacak, olmayan şeyin hukuku mu olur?” diyorsanız, meramımı iyi anlatamamış olabilirim. Esirlerin bedelleri vardı ya, işte bu bedellerin ödeme süresindeki geçici tutukluluk dönemindeki hukuktan bahsediyorum. Bugün devletlerin binlerce esiri barındıracak yerleri yurtları var. Oralarda aylarca yedirip, içirip barındırabiliyor. Nitekim günümüzde takas oluncaya veya istenen bedel ödeninceye kadar savaş esirlerinin bekletildiğine çokça şahit oluyoruz. (Yakın bir tarih öncesi Filistinin, aylarca elinde tuttuğu bir İsrailli esir karşılığında, 1000 küsür Filistinliyi özgürleştirdiğini hepimiz hatırlarız.)


 Fakat o dönemlerde, fidyesi ödeninceye kadar alıkonulan esirler, koruyucu aileler arasında bölüştürülüyor. Bu geçici tutukluluk dönemi genelde çok da uzun sürmez. Bir şekilde, fidyesi ödendiğinde, azat edildiğinde, bazen de karşılıksız serbest bırakılıyor. İslam, bu geçici himaye döneminde kadın ve erkek esirlere çok iyi davranılmasını ister. Allah Resulünün, “Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin.” sözü, bu koruyucu aileler yanındaki esirler içindir. Zira onlara çok iyi davranılacak ki, İslamın farkı ortaya çıksın. Onlara karşı adaletli olunacak ki, gönülleri bu dine ısınsın. Onlar ailenin bir ferdi gibi görülecek ki,  serbest kalıp döndüklerinde Allahın dininin propagandasını yapsın. Gördüğü güzelliği anlatsın, iyiliği anlatsın.


İslamın gayesi, ne savaşlar kazanıp ganimetler elde etmek, ne esirler alıp onların iş gücünden ve cinselliğinden yararlanmaktır. İslam, her halükârda gönüllerin kazanılmasını, insanın kurtuluşunu, fertlerin Allahın gerçek dinine yönelmesini amaçlar.


 İslam, çok eskilerden gelen ve o gün mevcut olan her tür esirliği eritmek için de, köle azat etmeyi, yani onları özgürleştirmeyi teşvik etmiş. Köle azat etmeyi günahlara keffaret saymış. Ayrıca bu işi sadece fertlere bırakmayıp devletin bütçesinden pay ayırmış. Ve iftiharla söyleyebiliriz ki peygamber döneminde, esir konumunda olanlar yok denecek kadar azalmış, daha önce köle konumundaki nice mümin, eski sahiplerinin yaşadığı şehrin valisi veya katıldığı ordunun kumandanı olmuş. Allahın katında olduğu gibi toplum içinde de eşit ve saygın bir konuma gelmiş.


Ne acıdır ki, kölelik ve cariyelik konusu günümüze kadar yanlış içtihatlar ve yanlış uygulamalarla devam edegelmiş. İslam topraklarında kadın ve erkek köleler alınıp satılmış; saraylar cariyelerle doldurulmuş. Bu yanlış uygulamalara cevaz veren fetvalar da maalesef kolayca alınmış. Cariyelerle nikâhsız ilişkiyi meşru gören fıkıh kitapları başköşelere konmuş, günümüzde de bazılarının başucu kitabı olmaya devam ediyor.


 Bugün Orta Doğuda anlamsız bir şekilde sürdürülen savaşlarda, esirlerle ilgili akıl almaz uygulamalar, bütün dünyanın gözleri önünde, yüz kızartıcı bir şekilde devam ediyor. Bu insanlık dışı, zalimce davranışları yapanlara herkes ateş püskürüyor. Fakat kimse onların beslendikleri kaynakları sorgulamıyor.


 İslamda esir kadınlarla evliliğin hukuku açık ve net belli. İlişki kurulacak kadının rızası alınmak şartıyla, mehri verilecek, nikâh kıyılacak, evlilik işlemi gerçekleşecek. Nikâh kıyıldığı andan itibaren de esirlik statüsü bitip özgürlüğüne kavuşmuş olacak.


 Nitekim Allahın Resulü savaş esiri olarak kendi himayesine verilen  Cüveyriye ve Safiyeyi nikâh kıyarak özgürlüğüne kavuşturmuş. Eşleri arasına katmış, müminlerin annesi olma şerefine erdirmiş.


 Fakat tarih, yanlış uygulamalarla dolu. Nice padişah annesi, haseki sultan olmuş fakat köle statüsünden kurtulamamış. Zekâ ve gücünü kullanarak özgürlüğünü kazanan Hürremlerin sayısı ne yazık ki çok az.


Başka konularda olduğu gibi bu konuda da tarihimizle yüzleşip, yanlışları görmeliyiz. Kusurları savunmak geçmişe bir şey kazandırmıyor, fakat bize çok şey kaybettiriyor.


 Müslüman olmayanların kölelik konusunda, ne geçmişte ne de bugün söz söyleme hakları yoktur. Ne savaşlarında bir haklılık, ne de esirlere yaptıklarında bir adalet var.  Yakın tarihte tanık olduğumuz Ebu Gureyb ve Guantanamo örnekleri, bugün süper güç kabul edilen ABDnin yüz karasıdır. Vahşi kapitalizmin günümüz toplumlarını aşırı tüketim ve dünyaperest bir anlayışa sokup, gece gündüz çalıştırarak, zorunlu bir köleliğe mahkûm ettiğini de dünya âlem görüyor ve yaşıyor.


 Her türlü kölelikten kurtuluş yolunun, falanın filanın kitabı veya uygulamaları değil, Allahın kitabı olduğunu unutmayalım. Muhammed suresinin 4. ayetini yeniden ve yeniden okuyup anlamaya çalışalım.


 

E-Posta ile Yolla
Sayfayı Yazdır
Sosyal Paylaşım
Google
Blogger
Tumbir
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
mevlüt gül
 
Teşekkürler abiciğim. Allah razıolsun.
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR



Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Fatih Aktüel | https://www.fatihaktuel.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024