Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
PARİS KATLİAMININ PERDE ARKASI
Geçtiğimiz günler Fransada Charlie Hebdo isimli mizah dergisinin Paristeki merkezine düzenlenen silahlı saldırıda 12 kişi hayatını kaybetti. Fransız Polisi olay yerini kuşatınca saldırgan Kuaşi kardeşleri kurtarmak için başka bir saldırgan da Musevilere ait bir marketi basarak 6 kişiyi rehin aldı. Rehinelerle ilgili görüşmeler başarılı olmayınca Polis markete baskın yaptı. Ancak saldırgan ile birlikte 4 rehine de hayatını kaybetti. Bu katliamlara diğer ülkelerden gelen liderler dahil yüz binlerce kişi alanlara inerek tepki gösterdi. Fransadaki Müslüman dernekler saldırıyı kınadı.
DERGİNİN DİN DÜNYASIYLA İLİŞKİLERİ
Dergi zaman zaman mevcut dinlere aşırı dozla saldırarak özgürlük(!) mesajları veriyordu. Ancak bu mesajlar, tiraj arttırırken çoğu kez de dini liderlerden büyük tepkiler alıyordu. Zaten bu saldırıların asıl nedeni iki yıl önce Peygamberimiz (s.a) ile alay eden yayınladıkları karikatür idi. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Pariste 12 kişinin ölümüne neden olan bu saldırıyı şiddetle kınıyorum ama kutsal değerlere hakaret etmek de ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. dedi. Papa Francis . Hiç kimse din adına başkalarını öldüremez. Bu yolda ne çok savaş yaparak günah işledik. Kimsenin inançlarıyla alay edemezsiniz.” Sırp Ortodoks Kilisesinden Patrik İrinej: Hakaret içeren bu karikatürler Müslümanların duygularını yaralıyor.“ açıklaması yaptı.
SALDIRI VE ÇATIŞMALARIN PERDE ARKASI
Müslümanlar ile terörizm neden beraber anılır olmaya başladı?. İslam dünyasında bu marjinal olayların artmasının ardında modern dünyanın geçmiş dönemlerde Müslümanlar üzerine yaptığı baskı ve katliamların olumsuz etkilerini inkar etmek mümkün müdür? Ancak bizim de bir öz eleştiri yapma zorunluluğumuz bulunmaktadır. O zaman daha farklı nedenler de ortaya çıkacaktır. Bu çetrefilli konunun kilit noktasında 10. asırdan sonra yeni müctehidlerin yetişmemesi nedeniyle İçtihat kapısının kapanmış olması yatmaktadır. Zira asırlar boyu yeni oluşan sorunlara İslami olmakla birlikte analitik sistemle yanıt vermek yerine taklide yöneldik ve sorunlara eski fetvalarla çözüm aramaya çalıştık. Bu da yeni sosyal ve ekonomik sistem karşısında yerinde saymamıza neden oldu. Dahası, bazı istisnalar hariç, bilim, kültür ve sanat çalışmalarına katkı vermek yerine geçmişteki bazı İslam bilginlerinin başarılarını sık sık anlatarak tatmin olmaya çalıştık. Meseleye sadece haram- helal, günah, sevap penceresinden baktık. “Biz, siz, onlar” ötekileştirmeleri ile ahlaki standardı yozlaştırdık. Müslüman ülkeler olarak, yolsuzluk yapılmayan ülkeler arasında ilk 50 sıraya giremedik. Kadın konusunu tartışmaktan hep kaçındık. Çocuklarımıza dünya ile rekabet edecek iyi bir eğitim veremedik. Giderek İslamı dünyadan koparıp sadece ahiret hazırlığına hapsettik. Bunları itiraf etmeye ve yüzleşmeye dahi yanaşmadık. Tüm bu konularda rekabet edemediğimiz toplumlara karşı lüks ve gösteriş ile ezikliğimizi gidermeye çalıştık. Bu problemler batı dünyasındaki bazı Müslümanların yaşadıkları toplumlara uyum sağlayabilmeleri konusunda ciddi sıkıntılar oluşturdu. Hatta bir kısmı toplumdan dışlandılar. Böylece kendilerini dışlayan batı toplumuna karşı kin ve intikam duygularıyla dolu Müslüman kimlikli bir kesim ortaya çıkıyordu.
DEĞERLENDİRME
Bu sorunların çözümü belli ama pek de kolay değil.. Mantıklı düşünelim.. Nasıl bu hale geldiysek, işlemi ters çevirerek düzeltmemiz gereklidir. Kafamızı kuma sokmak ve kendimizi dünyadan soyutlamak yerine İslamı daha iyi anlamaya çalışalım. İslamın dünyevi gerçeklerini de kabullenip çözüm aramamız gereklidir. Bu konunun yetki ve sorumluları bellidir.
İyi haftalar..