Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Çağlayandaki İstanbul Adliyesinde bir savcımızın şehit edilmesini ve diğer olayları yorumlayan Yiğit Bulut terör örgütlerine seslendi: Bu devlet sizin DNAnızı bile bırakmaz, kökünüzü kazır
star.com.tr-ÖzelTRT Haberde yayınlanan, Hasan Kurtulmuşun sunduğu Derin Analiz programında, son günlerde yaşanan terör olaylarını değerlendiren Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut, terör örgütlerine seslendi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti sizin kökünüzü kazır, DNA ızı bile bırakmaz ifadelerini kullandı.
Yiğit Bulut şunları söyledi:
Yine sanki bir yerden düğmeye basıldı, Türkiyede son 1 haftadır özellikle eskiden görmeye alıştığımız bazı senaryolar malesef hayata geçirilmeye çalışılıyor. Şunu söyleyeyim, Türkiye Cumhuriyeti devletinden en küçük bir çakıl taşı dahi almaları, koparmaları mümkün değil.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ SİZİN KÖKÜNÜZÜ KAZIR, DNANIZI BİLE BIRAKMAZ
Ama insan burada en çok şuna üzülüyor; biliyorsunuz savcımız şehit oldu. Türkiye Cumhuriyeti devletine, yaptıkları eylemlerle zarar vermeleri mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti devletin bunların hepsinin kökünü kazıyacak güçtedir, bunların DNAsını bile bırakmayacak güçtedir. Ama sonuçta savcımız şehit oldu ve bir çocuk babasız kaldı. Dünyada bir çocuğun babasız kalmasından daha kötü bir olay yok. Bu eylemleri yapanlar insan olamazlar. Ne idüğü belirsiz varlıklar bunlar.
DEVLETE ZARAR VEREMEDİNİZ, BİR ÇOCUĞU BABASIZ BIRAKTINIZ
Bir insanı bile bile öldürdün, bir çocuğu babasız bıraktın, ne oldu? Türkiye Cumhuriyeti e zarar mı verdin? Hayır. Ama bir çocuğu babasız bıraktın. Kendi hayatını da kaybettin. Orada Türkiye Cumhuriyeti Devleti seni yok etti. Bu tip eylemleri yapmak için beyinleri yıkananlar şunu çok iyi bilsinler, Türkiye Cumhuriyeti e zarar veremezsiniz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sizi ezer, sizi yok eder. Sizin DNA ızı bırakmayacak şekilde yok eder. Siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti e karşı gelemezsiniz, zarar veremezsiniz. Sizin yaptığınız eylemler hiç kimseye, Türkiye Cumhuriyeti den kopma, ayrılma veya korku altında yaşama fikri vermez.
Bu oyun nereden ısıtılıyorsa, bu senaryo nerede yazılıyorsa, geçmişte yaşananlar tekrar masaya sürülmeye çalışılıyorsa, bu ülkenin insanları bu oyunlardan çok çekti, herkes yaşananlardan ders aldı. Ama bakıyorsunuz hala aynı oyunu oynamaya çalışanlar var.
TERÖRİSTE TERÖRİST BİLE DİYEMEYEN BİR MEDYA VAR TÜRKİYEDE
Ama beni üzen başka bir şey var. Beni üzen, Türkiyede bazı medya organlarının teröristlere terörist dahi diyememesidir. Adliyeyi basmış, elinde silahla Türkiye Cumhuriyeti Devleti in savcısına saldırıda bulunuyor. Açıkça, haince, alçakça, şerefsizce bu saldırıyı gerçekleştiriyor ve bazı medya organları bu teröriste erörist diyemiyor. Beni üzen bu işte.
Bu ülkede, bu alçaklara, bu teröristlere, bu ülkenin düzenini bozmaya çalışanlara erörist dahi diyemeyen bir medya var. Eylemci diyorlar. Ne eylemi yapıyor? Güller mi döktü, halay mı çekti, oyun mu oynadı? Ne eylemi yaptı? Terörist! Görevini yapan bir savcının başına silah dayıyor, şehit ediyor.
Eğer bu olay Amerikada olsaydı, oradaki bir kısım medya eğer teröristlere erörist diyemeseydi, onlar hakkında teröre teşvik ve yataklık suçundan kamu davası açılırdı. Aynı uygulamanın Türkiyede de yapılması lazım. Bunu yapacak olan da yargıdır. Bir yargı mensubu şehit edildi. Bırakın askı desinler. Bu hiç baskı değil. Bir savcıyı şehit edene erörist diyemiyorsun. Hiçbir şey deme, sus, git. Ama sen onu sempatik gösterecek şekilde yayın yapamazsın. Bu ülkenin insanlarının canı yanarken, sen o teröristi sempatik isimlerle kamuoyuna sunamazsın.
DEDEKTÖRDEN GEÇİNCE ASALETİNİZDEN BİRŞEY Mİ EKSİLİYOR?
Avukat adliyeye girerken aranamazmış. Niye aranamıyormuş? Her türlü devlet yetkilisi, her yere girerken aranıyor da, avukat adliyeye girerken niye aranamıyor? Aranmadı, sonuç bu işte. Orada bir sürü insanın can güvenliği söz konusu. Dedektörden geçmek çok mu zor? Dedektörden geçtiğiniz zaman asaletinizden bir şey mi eksiliyor?
Benim her yerde prensibimdir. İstemeseler dahi, çantamı dedektöre sokar çıkartırım. Ben çantamı bir yere bırakmışımdır, o bıraktığım yerde çantamın içine birşey konabilir. Bundan haberim olmayabilir. Kendimi ve oradaki insanları korumak için mutlaka ve mutlaka, istemeseler dahi hayır derim. Yanımdakilere de söylerim, neyiniz varsa üzerinizde bırakacaksınız, scannerdan geçecek, siz de dedektörden geçeceksiniz, her türlü aramayı da kabul edeceksiniz derim.
Aman beni arayamazsınız! Bu asalet mi? Asil mi oluyorsunuz aratmadığınız zaman.
Güvenlikle ilgili kavramları Türkiyede tekrar tartışmamız gerekiyor. Herkesin, başta kendi güvenliğini sağlamak adına bazı kuralları uygulaması gerekiyor. Ben kendimi aratmam, ben ordan geçmem, ben burdan geçmem... Yok böyle birşey arkadaş. Eğer bu ülkede terör eylemi yapmak için fırsat kollayanlar varsa, bu coğrafyada biz bir savaş veriyorsak, bu ülkenin insanları da bunu kabul edip buna göre davranmalılar.
GÜVENLİK KONUSUNUN YENİDEN TARTIŞILMASI GEREKİYOR
Bu ülkede güvenlik konusunu yeniden konuşmamız gerekiyor. Özel güvenlik şirketleri dahil. Özel güvenlik şirketlerinin hastaneleri, adliyeleri korumasının asla doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü devletin hizmetini aldığın yerde devletin seni koruması gerekir, özel güvenlik şirketinin değil.
Limanların özel güvenliğin elinden kesinlikle alınması gerekiyor. Bir ülkede limanlar, o ülkeye giren çıkan malların, emtiaların giriş kapısıdır.
100 binden fazla insan çalışıyor özel güvenlik şirketlerinde. Mutlaka onlar için de bir düzenleme yapılmalı, gerekirse kadrolu veya başka şekilde devletin güvenlik teşkilatlarına alınmaları sağlanmalı.
YİĞİT BULUTUN AÇIKLAMALARININ TAMAMINI AŞAĞIDAN İZLEYEBİLİRSİNİZ:
*