7 Haziran seçimleri Türkiyenin alışık olmadığı bir meclis tablosu ortaya koydu.

Yüzde 60lık blokla yüzde 41 oy alan partiyi yok saydılar.

Terör örgütünün güdümündeki partiler hendekler kazılmasına ses çıkrmadı, destekledi.

Türkiye çatışma haberleriyle, şehit acılarıyla dolu bir gündeme hapsedilmeye çalışıldı.

Paralel yapı şer şebekesi tüm imkanlarını Türkiyenin kazanımlarına saldırmakla kullandı. Kendilerine amiral gemisi diyenler de bu oyuna destek oldular. İş dünyası da koroya katıldı. Bir iş admaı şunu söyledi: 11 yıldır bekletilen bir yol işini almış. Aynen batıdaki gibi beton asfalt dediğimiz üzerine de daha sonra soğuk ve sıcak asfaltın atıldığı bir yol alacak. Ben o yolun ihalesini aldım ve yanımda çalışanların hepsi benim oradaki kardeşlerim gelip beni tehdit ediyor.ç Patronunuz şu kadar para verecek şu kadar para verecek. Verilmediği için 20 iş makinesini yakıyor. Ben de Kürdüm diyor. Batıda olduğu gibi burada da yol yapıyoruz yapmayın etmeyin demesine kalmadan onun da taksitle aldığı arabayı da yaktılar.

Yakıp yıkarken bunun bedelini bana fatura etmeye çalıştılar. Ne dediler, katil devlet ne dediler katil saray!

Şırnaka, Hakkari^ye havalimanı yapılacağına kim inanırdı ya? Bunları biz yaptık. Batıdaki insan benim kardeşim doğudaki Kürt zaza kardeşim de benim kardeşm. Beni yaratan allah onu da yarattı.

Sadece bu fitne ateşini körüklemekle yetinmediler. yurt dışında aleyhimize kampanyalar yürüttüler. Merkele gelme çağrısı yaparken çeşitli ülkelerde etki ettiği akademisyen ve gazetecileri etkileyip bildiriler imzaladılar. Onlar da sorma nezaketini göstermediler. Türkiyeyi tanımadılar uzattıkları kağıda imza attılar.

Tüm bunlar yaşanırken benim sessiz kalmam düşünülemez. 10 Ağustos öncesinde ne demiştim, alışılmış bir Cumhurbaşkanı olmayacağım dedim. Bazıları dedi ki tarafsız olacaksınız. Ben hak konusunda tarafsızım ama ben milletten tarafım.

Koalisyon kurulamayınca Türkiyeyi seçime götürdüm. Ben burada muhtarlarımıza bir şey söyledim. Beştepenin yolunu bilmeyenler yola gidilir mi dedim. Biz bugüne kadar tüm sorunlarımızın çözüm adresi olarak milli iradeyi gören bir anlayışa sahibiz.

7 Haziran seçimleri sonrası siyasi partilerimiz iyi bir sınav vermedi. uzlaşmak yerine kendi hesaplarını uygulamaya çalışan partilere bu politikalarını onaylamadıklarını gösterdi. Milletimiz 1 Kasımta koalisyon istemiyorum güçlü tek parti ile yoluma devam etmek istiyorum mesajı verdi.

Bu millet Türkiyeyi istikarar ve güven ortamından uzaklaştıracak hiç bir girişime geçit mermemektedir. Demokrasiyi, huzuru, kalkınmayı önceliği haline getirmeyen hiç bir partinin başarı gösteremeyeceği açıkça ortaya çıktı.

Ülkenin ve milletin geleceği için siyaset üretenlerle yeni Türkiyeyi savunanlarla eski Türkiye refleksleriyle hareket edenler bir kez daha görülmüştür.

Milletimiz terör örgütlerine ve onlara sırtını yaslayanlara karşı mesjaını açık bir şekilde ifade etmiştir. Milletimiz yerli, ve milli duruş sergileyenlerin yanında yer aldığını göstermiştir. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet.

Değerli kardeşlerim en batıdan en doğuya 78 milyonuyla biz Türkü Kürdü Lazı Çerkezi Arabı Boşnakı Zazası, kim varsa biz tek milletiz. bunu bir defa kabulleneceğiz. Birbirimizi de makam mevki için değil birbirimizi Allah için seveceğiz.

Kimse beni Cumhurbaşkanı olduğum için sevmesin, kimse kimseyi zengin olduğu için sevmesin. Bu kardeşiniz de ölecek. Bizi mezara gömdükleri gün bu Cumhurbaşkanıydı demeyecek hoca efendi er kişi diyecek. Bu kubbede hoş bir seda bırakmışsak ne mutlu bize.

Ben Türküm de, ben Kürtüm de, Ben Romanım de. Ama Kürtçülük yapma, Türkçülük yapma, Romancılık yapma.

Biz yapıyoruz siz yakıyorsunuz ya. Türkiyenin tamamında üniversite var ya. Benim Hakkarili kardeşim fakirdir çocuğunu İzmire gönderemeyebilir, Ankaraya gönderemeyebilir. Ama sen ayğaına gelen üniversiteyi tararsan, bombalarla yıkmaya çalışırsan oradkai akademisyenleri tehdit edersen biz oraya profesör gönderemeyiz. Bunlar bizim işimizi zor kılıyor.

Bu beyler bizim bayrakla sorunumuz yok diyor ama bayrağımızı gördüğü yerde kaçıyor. Bazen de göstermelik yapıyor, 7 Hazirandaki gibi. Kendi tabutlarının üzerine kendi paçavralarını sarıyorlar. Ne bu?