Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber
Hüseyin Demir
Beşiktaşta, sonra da Kayseride kan kustu terör bir kez daha.
Alçakça saldırılar gösteriyor ki, terörün sahipleri, ağa babaları “emperyal batılı ülkeler”, Türkiyenin bölgesel güç olmasını istemiyorlar. Çünkü Türkiye bölgesel güç olduğunda, bölgenin kaderini “batılılar” belirleyemeyecekler. Dünya üzerindeki haksız ve zorba hegemonyaları büyük sarsıntı geçirecek. O yüzden Türkiyeyi durdurmaya, cezalandırmaya çalışıyorlar.
İkinci olarak da, içerde, hem halkın anayasa yapmasına aslâ izin vermek istemiyorlar. Vesayet rejiminin sürmesini istiyorlar.
Çünkü vesayet rejimi üzerinden Türkiyeyi kontrol ediyorlar.
Toplum olarak anlaşılması gereken şudur: İçeriden ve dışarıdan Türkiyeyi köşeye sıkıştırmak isteyecekler, ekonomimizi zaafa uğratmaya çalışacaklar. Hedef ülkede, toplumu kutuplaştırmak ve düşmanlık tohumları ekmek. Türkiyenin Halepteki katliamı durdurması birilerini fena halde rahatsız etti. Bunun için ülkeyi savaşın eşiğine sürüklemek ve yeni bir darbenin zeminini oluşturmak istiyorlar. Kaos stratejisiyle iç savaş ortamı hazırlamak istiyorlar. Operasyonlar nedeniyle kitlesini kaybeden PKK, devletin daha sert tedbirler almasını istiyor. Baskıcı uygulamadan rahatsız olacağını düşündüğü kitleyi de böylece yanına çekmeyi hedefliyor. Örgüt son eylemleriyle bu durumu stratejiye çevirmiş durumda.
PKK saldırılarıyla mesajlar veriyor. Örgütün, arkasındaki güçlere, “Ben hala işlevsel, iş yapabilen bir örgütüm, benimle iş yapmaya devam edin” mesajı verdiği uzmanlarca belirtilmektedir.
Türkiye-Rusya ilişkilerinin iyiye doğru seyri de birilerinin işine gelmedi, ve bu yüzden Türkiyenin içerden sarsılmak istendiği görülmektedir.
Türkiyeyi güneyimizde İranla bir oldu bittiye getirip savaştırmak ve ardından da boğmak istiyorlar. Elbette İranın yaptıkları kabul edilemez. Adım adım güneyimize yerleşip Akdenize koridor açmasına, mazlumları gözünün yaşına bakmadan katletmesine, mezhep savaşını kışkırtmasına ve Pers İmparatorluğu hayallerine elbette göz yumulamaz. Ama Türkiyeye tuzak kuruluyor olabileceği ihtimali de aslâ göz ardı edilemez.
Saldırıların özellikle Suriye ve Iraktaki gelişmelerden ve ekonomideki dalgalanmalardan bağımsız olmadığını da görüyoruz. Bu, terör örgütlerine karşı, Sayın Cumhurbaşkanımızın söylemiyle bir milli seferberlik ruhu ve yeniden milli mücadele ruhu içerisinde hep birlikte kararlılıkla mücadele etmemiz gerektiğini gösteriyor. Gün kavga etme değil, hep birlikte Türkiyeolma günüdür.
Bunlar istedikleri kadar şu veya bu şekilde bomba olsunlar, onlar bitecekler. Bu millet, tarih boyunca haçlı zihniyetiyle nasıl mücadele ettiyse bizler bu dar mevzide bunları rahatlıkla Allahın izniyle Milli seferberlik ruhuyla, yeniden milli mücadele vererek hallederiz.
Bundan böyle teröre karşı mücadele tüm vatan sathında, devletin bütün imkan ve kuvvetinin öncülüğünde, milli dayanışma ruh ve fedakarlığıyla yerine getirileceğinden emin olmak lazım.
Türkiyenin beka ve birliğine yönelmiş ağır tehditlerin yok edilmesi ve odağında imhasının muhakkak sağlanması gerektiğine bomba yüklü araçları, bedenlerine bomba sarmış alçakları, milletimizin üzerine gönderen iç ve dış mihraklarla çok etkin, çok çetin ve acımasız bir mücadele süratle devreye alındığının haberini sayın içişleri bakanımızın açıklamalarından öğrenmiş bulunuyoruz..
Bilinsin ki demokrasi, özgürlük ve insan hakları iddialarının ardına saklanarak, terörle mücadeleyi sekteye uğratmaya çabalayan bölücü ve yıkıcı çevrelerin gerçek kirli yüz ve niyetleri gün gibi meydandadır. Açıktır ki ülkemizin Suriye ve Iraka dönüştürülmesi konusunda rekabet halinde olan dış güçlere, derin bağlantılara, kiralık çetelere, iş birlikçi oluşumlara merhamet gösterilmesi, boyun eğilmesi zulme ortak olmak anlamına gelecektir.
Türkiyeye tuzak kurmak için her fırsatı değerlendirenlere koz vermemek için Türk milletinin yediden yetmişe, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine milli bir uyanışla kenetlenmesi, hıyaneti emelleriyle birlikte def etmesi gerektiğine inanmak lazım.
Terörün panzehiri, toplum olarak yeniden milli mücadeleyi, milli birlik ve kucaklaşma halini güçlendirmektir; siyasi ve ideolojik farklılıkların ikinci plana atılması, suni anlaşmazlıkların geride bırakılmasının acilen sağlanmasıdır; Türk milleti ortak mukadderatını, tarihsel miras ve emanetlerini cansiperane savunmaktır. Türkiye Cumhuriyetini terörle alt ve tasfiye etmek için pusuda bekleyenlere milletin kudret ve azametini göstermektir. Aksi halde yıkım ve parçalanma tufanı kapımıza dayanmıştır.
Ve dahi, teröre destek veren, terörün büyümesi ve kök salması için açık veya gizli mücadele yürüten siyasetçisinden sanatçısına kadar kim olursa olsun yakasından tutmak, hak ettikleri cezayı kesmek devletin tarihi görevidir.
Martin Luther Kingin dediği gibi “Ya birlikte kardeş gibi yaşamayı öğreneceğiz ya da aptallar gibi hep beraber yok olup gideceğiz.”
Selam ve dua ile.
20-12-2016