Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber

Fatih Aktüel

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Bu yazı 2493 kez okundu.
Yazının Tarihi :   25 Ekim 2014 - 15:05:08

KAZA VE KADER ÜZERİNE (1)

Büyüt
Küçült
KAZA VE KADER ÜZERİNE

Şerif Ali Minaz

Kütahya'nın Simav ilçesinde doğdu. İlköğrenimini köyünde, orta öğrenimini Bursa’da, yüksek okulu da İstanbul’da bitirdi. Öğretmen olarak başladığı memuriyet hayatına önce İznik Lisesinde, daha sonra da İstanbul Eyüp Sultan, Kabataş Erkek, Beşiktaş kız, Pertevniyal Akşam Liselerinde devam etti. 1997 yılında Davutpaşa Akşam Lisesinden emekli oldu. Şişli Terakki Lisesi ve Özel Beyoğlu İtalyan Lisesinde de(1985-2005) ücretli olarak görev yaptı. Bir TV. Kanalında, “Yarınlara Doğru” adlı sohbet programını hazırladı ve sundu. Fatih Aktüel.com’da haftalık yazım hayatına devam etmekte.


                          BİR SORU VE CEVABI


      Sanal dünyadan iletişim kurduğum değerli bir Dostum sormuştu. Şöyle diyordu:
     “.... İzninizle size bir şey sormak istiyorum. Bizlerin cüzi iradesinin olmadığına inanıyorum ben. Seçtik zannediyoruz, ama aslında seçtiriliyoruz. Allah dilemeden biz dileyemezken nasıl seçmiş olabiliriz ki? Ama yine de, tam emin olamıyorum ve seçimlerimle ilgili kendimi suçluyorum; bu da beni ziyadesiyle yoruyor. Bu konuda siz ne dersiniz?”
Bu soru üzerine Kaderle ilgili düşüncelerimi, notlarımı paylaştım onunla. Buyurun birlikte okuyalım.
       Sevgili Dostum!
       Kelamla ilgili eserlerde, Peygamber Efendimizin (s.a.s), bizleri Kader hakkında; neden, niçin sorularının sorulması konusunda uyardığı kaydedilir. Gerçekten kavranması zor, derin bir konudur. Buna rağmen, yine de tarih boyunca bu konu tartışılmıştır. Kaderiye, Cebriyye, Mutezile, Matüridiye ve Eşariye gibi mezhepler ortaya çıkmıştır.
     Ülkemizde itikadi konularda Eşari ve Matüridi mezhepleri yaygındır. Biz Türkler, inanç konularında Matüridi mezhebindeniz ve bu ekolün öğretisi ile yetiştirildik. Bu Mezhebe göre, Kaza ve Kaderin tanımı şöyledir:
   Kader, ezelden ebede olacak olan tüm olayların; Allah tarafından bir plan çerçevesine alınmasıdır.  Kaza da, Cenabı Hak tarafından tespit ve takdir edilmiş bu plan ve programın zamanında ve yerinde aynen oluşması, yaratılmasıdır.
       Kader üzerindeki tartışmalar şu temel soru üzerinde düğümlenmektedir:
    Günlük hayatımızdaki yapıp etmelerimiz, kendi özgür irademizin ve gücümüzün sonunda mı vücut bulmaktadır? Yoksa Allahın bizler için takdir edip tespit ettiği kaderimizin bir gereği olarak zorunlu olarak mı ortaya çıkmaktadır. Bir başka ifade ile söylersek, bizler İlâhî iradenin yazdığı bir senaryonun oyuncuları mıyız?
Bu sorulara “evet” diye cevap verdiğimizde, akıl itiraz eder ve der ki:
“Bizler bir senaryonun oyuncuları isek, cennet ve cehennem niye vardır ki? İnanıyoruz ki, Rabbimiz, yapıp etmelerimizden bizi yarın ruz-i mahşerde sorgulayacaktır. Şayet bizler sahnedeki birer oyuncu isek bu sorgulamanın anlamı nedir? Benim Rabim adildir. Hiçbir zaman kullarına zulmetmez.” Bunun böyle olduğunu, hem Kuran, hem Peygamber, hem de akıl onaylamaktadır. Kulların sorumlu tutulması için, cüzi iradeleri olmalıdır ve vardır
 Konunun daha açık ve net anlaşılması için birkaç örnek vermek isterim.

Kul İster, Allah da Yaratır. Evet, biz kullar herhangi bir davranışı yapmayı arzu ederiz; Allah da bu isteğimizi yaratır. Meselâ, siz benimle sohbet etmek istiyorsunuz. İradenizi, aklınızı bu konuya teksif ettiniz. Tercihinizi yaptınız ve bu yönde bir eyleme giriştiniz. Allah da, sizin arzunuz doğrultusunda eyleminizi yaratır veya o davranışı gerçekleştirme gücünü size verir.
 İLİM MALUMA TABİDİR:
 Kader konusunu kolayca anlayabilmemiz için “İlim maluma tabidir” kuralını bilmemiz gerekir.  Allah, bizimle ilgili her şeyi önceden bilir ve tespit eder. Onun bizimle ilgili hususları önceden bilmesi ve tespit etmesi, olayların zorunlu sebebi değildir. Onun ilmi (bilgisi), maluma tabidir. Bu cümlenin açıklanması için somut bir örnek verilir. Diyelim ki, TV.de bir spiker, yarınki hava raporunu veriyor: “Yarın hava şöyle, şöyle olacak.....  diyor ve gerçekten de yarınki hava aynen öyle oluyor.
    Şimdi soralım soruyu: Hava, spiker bildiği ve söylediği için mi öyle olmuştur; yoksa öyle olacağı için mi böyle söylemiştir?
 Cevap: Öyle olacağı için spiker böyle söylemiştir; spikerin öyle söylediği için değil. Bir başka ifade ile söylersek: Bizim bilgilerimiz olaylara bağlıdır, olaylar bilgimize bağlı değildir. Şimdi tekrar ifade edelim; Allah, bizim özgür irademizle neler yapacağımızı önceden bilir ve biz istediğimiz için isteğimiz doğrultusunda onları yaratır. Çünkü bizim iman ettiğimiz Allah, zati ve subuti sıfatlara sahiptir. Bu sıfatlardan biri de İLİM sıfatıdır. Rabbimiz, bu sıfatıyla geçmişi ve geleceği kuşatmıştır; olmuşu da olacakları da bilir..
     FÜTÜROLOGLAR DA GELECEĞİ BİLİR
     Dilerseniz bir başka örnekle konuya açıklık getirelim. II. Dünya Savaşından sonra dünya gündemine Fütüroloji diye bir bilim dalı oturmuştur. Bu bilim, falcıların ve kâhinlerin ilgi alanıyla ilgileniyor. Ama bu bilimin ilgisi, akılcı ve deneysel metotlarla yürüyor. Fütüroloji, gelecek bilimidir; eldeki bazı verilerden yola çıkarak insanlığın geleceğinde (bir yıl, on yıl, 50 yıl ve daha sonrasında) neler olabileceğini, istediğimiz ideal bir hayata ulaşabilmek için neler yapılabileceğini söyleyen bir disiplindir. Bir bakıma geleceğin tarihini yazan bilim dalıdır.
    Bu bilim dalında uzman olan bilim adamları, gelecekte bazı olayların olacağını yazmışlar ise ve onların yazdıkları veya söyledikleri zaman ve mekânda o toplumsal olaylar veya tabiat olayları gerçekleşmiş ise, bu gerçekleşmelerin sebebini, onların söylemlerine mi bağlayacağız? Elbetteki hayır. Biliriz ki, onlar, bir takım verilere dayanarak bu olayların olabileceğini söylemişlerdir. Tıpkı bu örnekte olduğu gibi, Rabbimiz de bizim özgür irademizle neler yapacağımızı bilmiş ve yazmıştır.
     Son bir örnek daha verelim. Bir baba, yaramaz, söz dinlemez, aklını kullanmayan evladı için bir gün diyor ki: “Bak evladım, şuraya yazıyorum; bu gidişin devam ederse sen ileride iyi bir adam olamazsın….” Ve gerçekten o çocuk ileride aynen babasının dediği gibi iyi bir insan olmuyor. Bu çocuğun: “Baba, sen bana vaktiyle adam gibi adam olamayacağımı söylemiştin. Bu hale gelişimde benim bir suçum yok. Suç senindir. Sen duvara yazdın, ben de yazdığın gibi oldum…”  Çocuğun bu savunması, ne kadar makuldür, ne kadar akla uygundur?
   “ Kader konusunda farklı görüş ve anlayışta olan mezhepler vardır,” demiştik. Mesela; Cebriye Mezhebi, insanı ve iradesini, güçlü bir lodos karşısında oradan buraya fırlatılan kuru bir ağaç yaprağına benzetir. Ama böylesi bir görüş, Sünnî anlayışta kabul görmemiştir.
 Velhasıl, bizlerin özgür bir irademiz vardır; biz İsteriz ve Rabbimiz de yaratır. Bizler, iyi ve güzel işleri İstediğimiz ve işlediğimiz için ödüllendiriliriz. İrademizi, kötülüklere yönlendirdiğimiz ve yaptığımız için sorumlu tutuluruz. İradesi olmayan sorumlu tutulamaz.
    BiR HADİS VE DNALARIMIZ
Konumuzla yakından ilgili olan bir hadis vardır. O hadisi ve genişçe yorumunu dilerseniz gelecek yazımızda okuyalım.
Selam ve dua ile hoşça kalınız..


E-Posta ile Yolla
Sayfayı Yazdır
Sosyal Paylaşım
Google
Blogger
Tumbir
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
ŞERİF
 
Kıymetli arkadaşım Sabri, beğeni ve o güzel yorumun için teşekkür ediyorum. 50 yıl sonra ben de merhum Hocamız Çinkılıç'tan dinlediklerimi yazdım Rahmet olsun ona. Yazının ikinci bölümünü nasıl değerlendirirsiniz bilmiyorum. Selamlarımla..
Sabri Yalın
 
Kaza ve kader üzerine enfes bir yazı yazmışsınız sevgili dostum.. Okul yıllarında merhum Mustafa Çinkılıc'ı hatırladım. Bize hep bunları anlatırdı. Elinize yüreğinize sağlık..
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR



Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Fatih Aktüel | https://www.fatihaktuel.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024