ismailkaya111@gmail.com

gözlük

ad

1.       1.camları gözlere gelecek biçimde bir çerçeveye yerleştirilmiş çift camdan oluşan ve

2.       2.atların çevreden ürkmemeleri için gözlerinin iki yanına takılan siper.

Sözlükte gözlüğün anlamı bu şekilde tarif edilirken, mana yönünden her mahlukatın dünyaya bakan bir gözlüğü vardır. Her birey kendi sahip olduğu değer yargıları ile hareket eder, ve dünyaya o gözlükle bakar. Öyle ise yeryüzünde ne kadar insan yaşıyorsa o kadar değişik gözlük var demektir. İnsanların barış içinde yaşaya bilmesi için sahip olunan değer yargılarının da ortak (müşterek) değer yargılarına sahip olması ve bu değer yargıları sonucunda ortaya çıkan davranış biçimi diğer insanlara zarar vermemelidir. Klasik deyişle “bir insanın özgürlüğü, diğer insanların özgürlüğüne zarar verdiği yerde biter.”

Hiçbir mahluk tesadüf yaşayamaz, her mahlukun ihtiyaçları farklıdır ve ihtiyacı olanı yaşar. Bu hayatta insanoğlunun başına ne gelirse gelsin, kimle oturup kalkarsa kalksın, hangi olayı yaşarsa yaşasın, bu yaradılış gayesinin ne olduğunun farkındalığına ulaşması içindir. 56- Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. 57- Ben onlardan rızık istemiyorum, beni beslemelerini de istemiyorum. 58- Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allahtır. (Zariyat)

Eğer İnsanlar Kuranda ki değer yargılarından bi haber (habersiz), sadece kendi nefislerine göre edindikleri, enaniyetleri (bencillikleri) tavan yapmış olarak edindiği değer yargıları ile bu gözlükle dünyaya bakarlarsa ne barış kalır, ne ahiret.

Şu yanılgıya da düşmeyelim; Kulluk sadece Namaz eda etmek, Oruç tutmak, Hacca gitmek değildir. Bu ibadetler Allah c.c.nün Bir olduğunu idrak etmek için birer araçtır, Tevhid esasını anlamak içindir. Kulluk eda etmek için kuranın diğer ayetlerini de hayata geçirmemiz gerekmektedir. Salih ameller işlemekte Kuranın bir emridir. Günahlardan uzak durmakta Kuranın bir emridir. Kısacası Kuran bir hayat nizamadır. Kuranın tamamından mesulüz. O yüzden Kuranın bize sunduğu gözlük ile dünyaya bakmalıyız. Bir taraftan Namaz, Oruç, Hac gibi ibadetleri yerine getirirken, günah işleyemeyiz, Kuranın diğer emirleri olan salih amelleri de işlemek zorundayız.

Kuranı lütfen anlamak için okuyalım, 70-Diri olanları uyarsın ve kâfirler cezayı hak etsinler diye. (Yasin). Kuran bize Tevhid esasını anlatır. 19- De ki: “Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahittir.  İşte bu Kuran bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi uyarayım diye vahyolundu. Gerçekten siz mi Allah ile beraber başka ilâhlar olduğuna şahitlik ediyorsunuz?” De ki: “Ben şahitlik etmem.” De ki: “O, ancak tek bir ilâhtır ve şüphesiz ben sizin Allaha ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.” (Enam).

Şunu da tekrar belirtmeden geçemeyeceğim; Kuranı bir lafız kitabı olarak mı okuyacağız, yoksa mana bir kitabı olarak mı okuyacağız? Lafız kitabı olarak okuyacak isek sünnetullahta değişiklik olabileceğini kabul etmek olur ki bunu şahsım adına doğru bulmuyorum. Eğer böyle yapacak isek ataistler gibi kuranda bir sürü çelişkiler bulabiliriz. Bu sebeple Kuranı mana kitabı olarak okumamız ve anlamaya çalışmamız gerektiği kanaatindeyim. Her şeye rağmen her kuran okuyanın bire bir aynı şeyleri anlamasını bekleyemeyiz. Yukarıda da değindiğimiz gibi her insanın ihtiyacı farklı olduğu için farklı şeyler algılar, bunu Allahın renkleri olduğunu idrak edip, hazımsızlık göstermeyelim, başkalarının fikrine tamamen katılmasak bile, birbirimizin düşüncelerine saygı göstermeliyiz. Burada “Edep Ya Hu. İlla Edep, İlla Edep” diyelim.

Şimdi kendimize soralım birinci tanımda geçen görme bozukluğu olan gözlerin daha iyi görmesine yarayan ya da gözleri dış etkilerden koruyan araç kuran gözlüğünü mü, yoksa ikinci tanım da geçtiği üzere atların çevreden ürkmemeleri için gözlerinin iki yanına takılan siper olarak kendi zanlarımızdan oluşan, gerçek değer yargılarından uzak olan dünyaya bakan bir gözlük mü seçeceğiz?

İsmail Kaya – Şaariç

04.05.2017