Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber

Fatih Aktüel

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Bu yazı 1269 kez okundu.
Yazının Tarihi :   22 Ağustos 2014 - 12:05:34

DUAYI HAYATINIZIN GENELİNE YAYIN

Büyüt
Küçült
DUAYI HAYATINIZIN GENELİNE

Merve Bulut

Davet ile aynı kökten türeyen bir kelime olan duanın sözlük anlamı davet etmek, çağırmak, istemek, yardım dilemektir. İslami olarak ise tüm benlikle Allaha yönelmek acizliğini bilip sınırsız kudretli olan Allahtan yardım istemek, Ona yakarmaktır.


İnsanların bir kısmı yalnızca zor durumda kaldıklarında, sıkıntılı anlarında dua ederler. Yapılabileceklerini yapıldıktan sonra, elden gelen başka bir şey yoksa duaya yönelirler. Halk arasında kullanılan işimiz duaya kaldı sözü de bu çarpık mantığın ürünüdür. Bu mantığa sahip olanlar, darlık ve sıkıntı anlarında yalvararak Allaha yönelir ancak bu zorluklar geçtiği zaman Allahı unuturlar. Ferahlık zamanlarında Rablerini hatırlayıp Ona yönelmez, Ondan bir şey istemeyi hatırlarına getirmezler.


İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara bizi hiç çağırmamış gibi döner-gider. İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir. (Yunus Suresi, 12)


Kimi insanlar ise sık sık dua etmektedir. Ancak bu duaların çoğu Kurani olmayan; ezberlenmiş dua kalıpları şeklindedir. Bir çoğu küçükken öğrenilmiş, Arapça, anlamı bilinmeyen, bilinse de dua edilirken düşünülmeyen halkın geleneksel inancındaki dualardır. Bu duaları ederken, çoğu insan Allaha tüm kalbiyle yönelmez. Ondan yardım istediğini, Onu çağırdığını tam olarak idrak edemez. Onun sonsuz kudretli, pek yüce, her şeyi bilen olduğunu, kendisini her an gördüğünü, her sözünü işittiğini , dua edenin duasına icabet ettiğini düşünmez. Oysa, Kuranda anlatılan dua böyle değildir. Zaten istenen samimi duanın böyle olamayacağını biraz düşünen herkes kavrayabilir.


Kurandaki dua Allaha ulaşmak için bir yoldur. İnsana şah damarından bile yakın olan, Alim, Semi ve Basir olan Allaha gizli kalan hiçbir şey yoktur. O kalplerin özünde saklı olanı da bilendir. Ona ulaşmak isteyenin, Ondan herhangi bir şey isteyenin, yalnızca samimiyetle düşünmesi dahi yeterlidir. Yüce Allah, ona ulaşmak isteyenlere çok yakındır.


Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. (Bakara Suresi, 186)


Bir başka ayette Sizin duanız olmasaydı, Rabbim size değer verir miydi? (Furkan Suresi, 77) denilmektedir. Demek ki dua, kula Allah katında bir değer katmaktadır. Duasız bir yaşam Allah katında değersiz görülmektedir. Kul, ancak Allahı ve acizliğini hatırlar ve Ona yönelirse Allah katında bir değeri olabilir. Öyleyse Allah için değerli olmak isteyen bir insan, sık sık Allaha yönelmeli, büyük küçük her şeyi Ondan istemeli, her zaman acizliğinin farkında olup Ondan yardım dilemelidir. Böyle yapılmadığında, kişi büyüklenmiş olur ki büyüklenmenin cezası sonsuz olarak cehennemde kalmaktır.


Dua eden kişi Allah ile irtibat halindedir. Duanın zamanı, yeri, muhtevası, uzunluğu, kısalığı tamamen kişi ile Allah arasındadır. Başkalarının bilmesi çoğu zaman mümkün değildir. Dolayısıyla duada gösteriş ve riya olamaz. Bu sebeple, dua Allaha karşı içten bağlılık, samimi bir sevgi ve güven, Ona kullukta tam kararlılık gerektirir. Bu özellikler zaten Kuranda anlatılan mümin özellikleridir. Yani kişinin imanı ne kadar güçlü ise o kadar çok dua edecek, o kadar çok Allah ile irtibat kurmak isteyecektir.


Duanın istendiği gibi yapılmamasının altından yatan sebeplerden biri de olayları ve kişileri Allahtan bağımsız düşünmek tir. Pek çok insan, Allahı sık hatırlamadığı, Ona kullukta tam kararlı olmadığı için hayatının, kendisi ve çevresindeki insanların yaptığı şeylerle şekillendiğini düşünür. Yalnızca ölüm, trafik kazası, deprem gibi olaylara şahit olduğunda acizliğini farkeder, Allahı hatırlar ve Ona dua eder. Ancak bu büyük bir gaflettir.


 


Allah her şeyi görür ve kalplerin özünü bilir. Zaten her şeyi ve her olayı imtihan için Kendisi yaratmaktadır. Dolayısıyla duadan amaç, haşa Allahı haberdar etmek değildir. Amaç, kulluk görevini yapmaktır. Allahı hatırlamak, Ona yönelmek, Onunla irtibat kurmaktır. Bu gerçeğin hiç bir zaman unutulmaması ve gözardı edilmemesi gerekir.

E-Posta ile Yolla
Sayfayı Yazdır
Sosyal Paylaşım
Google
Blogger
Tumbir
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
Bu habere ilk yorumu siz yapın.
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR



Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Fatih Aktüel | https://www.fatihaktuel.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024