Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber

Fatih Aktüel

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Bu yazı 4557 kez okundu.
Yazının Tarihi :   16 Şubat 2015 - 14:31:08

BİR TARİKATIN SERENCAMI

Büyüt
Küçült
BİR TARİKATIN

Şerif Ali Minaz

Kütahya'nın Simav ilçesinde doğdu. İlköğrenimini köyünde, orta öğrenimini Bursa’da, yüksek okulu da İstanbul’da bitirdi. Öğretmen olarak başladığı memuriyet hayatına önce İznik Lisesinde, daha sonra da İstanbul Eyüp Sultan, Kabataş Erkek, Beşiktaş kız, Pertevniyal Akşam Liselerinde devam etti. 1997 yılında Davutpaşa Akşam Lisesinden emekli oldu. Şişli Terakki Lisesi ve Özel Beyoğlu İtalyan Lisesinde de(1985-2005) ücretli olarak görev yaptı. Bir TV. Kanalında, “Yarınlara Doğru” adlı sohbet programını hazırladı ve sundu. Fatih Aktüel.com’da haftalık yazım hayatına devam etmekte.

                       


       Bu yazımda bir tarikattan söz etmek istiyorum; Ticanilik. Miladi 1785 yıllarında Afrikanın kuzey batısında ortaya çıkan bir tarikattır Ticanilik. Daha çok Fas, Hicaz, Mısır, Trablusgarp ve Senegal gibi kuzey ve batı Afrika ülkelerinde yaygındır. Senegalde ayrıca “Müridizm” tarikatı da vardır.  Tuba şehri, Müridizmin manevi başkenti gibidir adeta.
    Ticaniliğin ilkeleri, Cezayir asıllı (D:1737) Ebul-Abbas Ahmed b. Muhammed el-Ticanî tarafından belirlenmiştir. Tarikat liderinin soyu, kendi sitelerinde ta Hz. Ali ve Hz.Fatımaya ve oradan da Hz. Peygamber (s.a.s)e dayandırılır.
  Doğum yeri de bir paragrafta şöyle ifade ediliyor: “Seyyidül Evliya Tacını giymek şerefiyle mümtaz olan Seyyidimiz Ahmedi Hâtimi (Rad. Anh), Hicreti Nebeviyenin 1150 senesinde Fasın AYNİ MAZİ karyesinde (köyünde) dünyaya geldiler.”A
    Tarikatlarda üveysilik yoluyla öğrenme vardır. Bu, rüyada iken bilgilenmek, öğrenim görmektir bir nevi. Ama Ticaniliğin kurucusu, bu tarikatın ilkelerini rüyada değil; bizzat Hz. Peygamberden şifahi olarak aldığını iddia etmiştir. Tarikatın mensupları, bunu da şu cümlelerle ifade ederler: “1200 senesinde Resûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) Seyyidimize, Kutbiyyetini (kutup olduğunu) tebşir buyurdular (müjdelediler). Ve tam 30 sene Kutbiyyette kalıp, 1230 senesi Şevvalinin 17 nci Perşembe günü Sabah Namazını edadan sonra Bağdesselâm (selam verdikten sonra) su istediler. Ve bir yudumdan sonra Rahmeti Rahmana (Allahın rahmetine) kavuştular.”
       Müritler ve Zikirleri
     Ticaniliğe, büyük- küçük, kadın- erkek, muti ve günahkâr herkes kabul edilir. Müritler, Ahpab diye isimlendirilir ve tarikata girdikten sonra, bir daha çıkışları söz konusu olamaz.
 Sabah namazından kuşluk vaktine; ikindi namazından yatsı namazına kadar olan vakitlerde icra edilen virdleri vardır. Virdlerin kazası da mümkündür. Zikir yapılırken Hz. Peygamber(s.a.s)e yönelir müritler. Rabıta yaparak, sanki Peygamberimizin huzurunda oturuyormuş gibi oturulur.
Tarikatın en belirgin ve dikkat çeken ilkelerinden biri de, amirlere ve hükümete itaat etmektir. Bu bakımdan Fransızlar Cezayiri işgal ettiklerinde tarikat mensupları, Fransızlarla çok iyi geçinmişlerdir. Gık bile dememişler; asla kıyama kalkışmamışlardır işgalcilere karşı.
  Türkiyede Ve Mısırda Ticaniler
   Mısırdaki Müslüman kardeşler, ilkesel olarak, bulundukları her ülkede siyasetle bizzat ilgilenme taraftarıdırlar. Liderleri Hasan el Benna, siyaseti, mücadelenin merkezine oturtur.  Ticaniler ise, mümkün mertebe fiili siyasetten uzak durmak, ama siyasetçileri irşad etmek, siyasete yön vermek düşünce ve eğilimindedirler. Neuzü billah minessiyaseh; “siyasetten Allaha sığınırız” derler. Ticani liderler, Müslüman kardeşlerin liderlerine bu konuda, yani yönetimlerle iyi geçinme konusunda telkinlerde bulunmuşlarsa da, Müslüman Kardeşler, onların bu anlayışını, cenaze levazımatçılığı olarak nitelemişler ve: “Biz, cenaze levazımatçılığına dönsek bile rejim bizim peşimizi bırakmaz,” demişlerdir.
   Ülkemizde Ticanilik
Ticanilik, Türkiyede tek partili dönemden çok partili döneme geçişte dikkati çekmiş ve Kemal Pilavoğlu adıyla birlikte anılmıştır.
  Pilavoğlu, 1906, Ankara doğumludur.İlk, orta ve lise tahsilinden sonra Hukuk Fakültesine kayıt oldu. Başarılı bir öğrenciydi, ama son sınıfta iken okuldan ayrıldı.
 Pilavoğlu, bir gece, rüyasında Ahmed et-Ticani`ye intisap ettiğini görüp, ardından Abdülkadir Medeniden tarikat ruhsatı aldığını söyledi. Ve 1940lardan itibaren, Ankara ve çevresinde mürit toplamaya başladı. Müritlerin yoğunlukta olduğu yerler, Ankaranın Çubuk ve Çankırının Şabanözü ilçeleriydi.
   Pilavoğlu, 1943 yılında irticai faaliyetleri nedeniyle 24 müridiyle birlikte mahkemeye verildi ve kısa bir süre sonra serbest bırakıldı.
   İlginç tir ki, 26 Nisan tarihli Zafer gazetesinde yayınlanan habere göre, Pilavoğlu ve müritleri 10 Nisan 1950 günü CHPye üye kayıtlarını yaptırdılar ve dere tepe, köy kasaba dolaşarak, partilerinin propagandası için seferber oldular. Bir yandan iktidar partisine kaydoluyorlar, bir yandan da, o günün siyasi anlayışına ters düşecek sloganlar atıyorlardı..
     Ticani Müritler
    Müritler genellikle, şalvarlı, poturlu, sakallı, sakalsız tiplerdi. Başlarında takke ile kalpak arası başlıklar, ayaklarında çarık veya lastik ayakkabılar vardı. Pantolon paçaları da, dizlerine kadar uzanan yün çorapların içine sokuluydu.
 Birçoğu da, isminin başında “deli” lakabını kullanırdı: Deli Sadık, Deli Mehmet gibi. Müritlerin bir de Putçular Grubu vardı. Bunların görevi heykel kırmaktı… Meselâ, mürit Deli Sadık “Ben en büyük putu (Ulustaki heykel) kırarım,” derdi.
  Müritlerin sıkça tekrar ettikleri ve inandıkları cümleler de vardı; bu cümleler o günün tek parti yönetiminden bunalmış, ama suskun duran halkın tasvip edebileceği sloganlardı: ‘Heykel puttur, ‘laiklik dinsizliktir, ‘Hilafeti kaldıran Atatürk melundur, ‘Türkçe ezan küfürdür gibi. Ve ilk büyük eylemlerini 4 Şubat 1949da TBMMnin dinleyici bölümünde Arapça ezan okuyarak yaptılar. Sonra da, heykel kırmaya başladılar. Bir gecede 17 heykel kırdılar.
  Bizim jenerasyonun yakın tarihte örneklerini gördüğümüz gibi, Ankarada ve muhtelif yerlerde “Ataya uzanan eller kırılacak. Kahrolsun Ticaniler. Kahrolsun irtica.” sloganlarıyla
 “Ticanileri Telin mitingleri yapılmaya başladı.  
     Deli Sadık ve bir Miting
  Şimdi kendimizi o tarihlere ve Ulus Meydanındaki bir telin mitingine ışınlayalım. Binlerce insan toplanmış ve kürsüde ateşli bir hatip konuşuyor. Tam bu sırada, kılık kıyafeti perişan bir köylü peyda oluyor meydanda. Elinde kalın bir urgan, omuzunda kocaman bir balyozla heykele yaklaşıp kaidesine çıkıyor ve yukarı doğru tırmanmaya başlıyor.
Meydandaki binlerce insan, artık susan hatibi değil; bu adamı takip etmeye başlıyor.
Köylü, heykelin tepesine tırmanıp kendisini bir yere bağlıyor. İki eliyle tuttuğu balyozla heykeli kırmaya koyuluyor. Aşağıdaki kalabalık bir anda ne olup bittiğinin farkına varıp bağırmaya başlıyor: ‘İn aşağıya alçak! Alçak gerici, pis yobaz…
    Ve derken polis, zabıta, itfaiye marifetiyle olaylar ve infial yatıştırılıyor. Put kırıcı Deli Sadık heykelin tepesinden indiriliyor. İndiriliyor ama, şu sözleri söylemekten de geri kalmıyor: “Ulan sahtekârlar! Ben de bu adamı gerçekten seviyorsunuz sandım da, bu işe kalkıştım. Elinizde şehit olmayı ummuştum. Meğer sizinki kuru gürültüymüş.”
    Koruma Kanunu
     Ülkenin çeşitli yerlerindeki bu tür faaliyetler nedeniyle 25 Temmuz 1951de 5816 sayılı bir kanun çıkarıldı; Atatürkü Koruma Kanunu, Bu kanunun birinci maddesine göre, Atatürkün hatırasına alenen hakaret eden veya sövene, bir yıldan üç yıla kadar; Atatürkü temsil eden heykel, büst ve abideleri veya kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirletene, bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilecekti.
    Bayarın Yorumu
   Celal Bayar, yıllar sonra bu yasanın çıkarılma nedenini şöyle açıklayacaktı: “İktidarımızın ilk yıllarında, Kemal Pilavoğlu adında birinin yönettiği tarikat mensupları, ellerine geçirdikleri çekiçlerle Atatürk heykellerine saldırıyor, huzursuzluk çıkartıyorlardı. Hükümet, bunlara karşı gerekli tedbirleri alıyordu. Fakat olayların birbirini kovalaması, toplumda sinirli bir hava estirdi. (..) Toplumu aşırı cereyanların zararlarından korumak lazımdı. Bunun için sağ ve sol akımlara karşı Ceza Kanunundaki cezaları ağırlaştırmak, Atatürk heykellerine ve Atatürke karşı harekete geçeceklere karşı da Atatürkü Koruma Kanunu çıkartmak gerekiyordu (...) Atatürkün kurduğu ana muhalefet partisi ise bu kanun karşısında yer aldı(..)”
    Pilavoğlu Bozcaadada
    Şeyh Efendi, yedi yıl hapis, beş yıl sürgün, beş yıl da polis gözetimi cezasını tamamladıktan sonra 27 Mayıs darbesinden sonra Milli Birlik Komitesi tarafından Bozcaadaya sürüldü.
 Orada yüksek duvarla çevrili bir evde oturuyor; dışarıdan hiç kimseyle temas kurmuyordu. Müritleri arasında da tam bir disiplin vardı ve dışarı hiçbir bilgi sızmıyordu. İstanbuldan gelen gazeteciler, bilgi toplamak için veteriner ya da doktor kimliğine bürünüp, bu yolla nüfuz etmeye çalışıyorlardı. Pilavoğlu, 130 kadar müridiyle ada ekonomisine egemen oldu. Adanın pastanesi, kasabı, manavı, fırını hep onundu. Bozcaadayı terk eden Rumların bağlarını satın alarak pekmezcilikten büyük bir servet edindi.
   Velhasıl
 Karısının, 1977de yüz kızartıcı bir gerekçeyle kocasını ihbarı üzerine evinin üst katında yakalanıp yargılanan Pilavoğlu, birkaç ay sonra öldü. Ölümünden sonra müritlerin bir kısmı Aczmendilere dâhil oldu ve Ticanilik sona erdi.
Her şeyin bir ömrü olduğu gibi tarikat, cemaat ve mezheplerin bir misyonu ve ömrü vardır. Bazılarının da çok özel bir misyonu vardır. Mesela, bizler bu gün dünya medyasında, asan kesen, kitap okumayı yasaklayan IŞİD, Booku Haram, Hizbullah, El-Kaide gibi örgütleri görüyoruz. Ülkemizde de, 28 Şubat Post modern Darbe öncesinde ekranlarda sıkça arz-ı endam eden Aczimendi lideri Müslümü ve Fadimeyi, Ali Kalkancıyı seyretmiştik. Ticanilik de misyonunu tamamladı ve bitti. Bir gecede 17 Atatürk heykeline birden saldıranlar, o gün bugün tespit edilip, haklarında yasa uygulandı mı bilmiyorum. Bazen kafalar karışıyor; kimin eli kimin cebindedir, sorusu cevapsız kalıyor. Aman dikkat diyelim…
Selam ve dua ile Hoşça kalınız…..
    



NOT: Teknik hatadan dolayı yazılımdaki imlâ eksikliklerini hoş göreceğinizi ümit ediyorum.....
 
 
 
      


 


 









 


E-Posta ile Yolla
Sayfayı Yazdır
Sosyal Paylaşım
Google
Blogger
Tumbir
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
Sabri Yalın
 
Sevgili dodtum. Elinize ve yüreğinize sağlık.. Çok aydınlatıcı bilgiler vermişsiniz. Malesef bu ve benzeri yapılanmalar ile insanlar yönlendiriliyor. İyi yönlendirmelere lafım yok ama fitne çıkaran tarikatlere ve liderlerine Allah selamet versin.
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR



Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Fatih Aktüel | https://www.fatihaktuel.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024