Fatih haber,Haber fatih,Fatih Yaşam,Fatih aktuel ,Haber

Fatih Aktüel

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Bu yazı 8472 kez okundu.
Yazının Tarihi :   23 Eylül 2016 - 02:21:35

KESNİZANİ TARİKATI

Büyüt
Küçült
KESNİZANİ

Şerif Ali Minaz

Kütahya'nın Simav ilçesinde doğdu. İlköğrenimini köyünde, orta öğrenimini Bursa’da, yüksek okulu da İstanbul’da bitirdi. Öğretmen olarak başladığı memuriyet hayatına önce İznik Lisesinde, daha sonra da İstanbul Eyüp Sultan, Kabataş Erkek, Beşiktaş kız, Pertevniyal Akşam Liselerinde devam etti. 1997 yılında Davutpaşa Akşam Lisesinden emekli oldu. Şişli Terakki Lisesi ve Özel Beyoğlu İtalyan Lisesinde de(1985-2005) ücretli olarak görev yaptı. Bir TV. Kanalında, “Yarınlara Doğru” adlı sohbet programını hazırladı ve sundu. Fatih Aktüel.com’da haftalık yazım hayatına devam etmekte.

                     


       Çağımızda Haçlı
      Çağımızın emperyal güçleri, geçmişte olduğu gibi haçlı seferleri düzenlemiyor. Bunun yerine içimizden birilerini kullanıyor. “100 salak veya mankurt adam, 100 bin dolar, 100 kaleşnikof” formülüyle terör örgütleri oluşturuyor; bunlar vasıtasıyla diyarı İslamda kan ve gözyaşı akıtıyor.
    Emperyal güçler, İslam diyarındaki mezhepleri, tarikat ve cemaatleri manipüle ediyor; kendince “iti ite kırdırmak” ilkesini uyguluyor. Bunlar aracılığı ile fitne ve fesat kazanlarını kaynatıyor.
   Süper güçler, dün İslam diyarlarında sömürgeciliğin öncü kuvvetleri olan misyoner okulları açıyordu. Bunlarla emperyalizmin önünü açıyordu. Ama bu gün, bu okulları Müslümanlara açtırıyor. Finansmanını da, din iman, vatan, millet adına; imanlı nesiller yetiştirme adına Müslümanlara yaptırıyor. Sonra da bu okullarda, küresel elite hizmet edecek zihnen ve fikren iğdişleşmiş köleler yetiştiriyor…
 İşte Emperyalizmin bu amaçlarla kullandığı tarikatlardan biri de Kes Nizani Tarikatı.
    Nedir Kes Nizani?
   Bu tarikatın Irakta, MOSSAD ve CİA tarafından organize edildiği söyleniyordu. ABD yetkilileri de, söylentileri, bu tarikata yardım ettiklerini çeşitli toplantılarda alenen söyleyerek teyit ediyorlardı.
    Yardım niçin mi???
  Saddamı içten yıkmak, Irakı kolayca teslim almak için.
Niçin mi???
İsrail, tarih boyunca kendisine tehlike olarak gördüğü Irak coğrafyasını, bunlar sayesinde tehlike olmaktan çıkarmak için.
    Ve ne yazık ki, bir gün geldi, söylenenler de gerçekleşti. Tüm dünyanın gözü Irakta iken ve herkesin: Esas savaş Bağdatta olacak derken, Bağdatın kılı bile kıpırdamadı, savaşmadan A.B.Dye ülkeyi teslim edildi.
Nasıl ve kiminle mı??
Bu sonuç, Irakta üç milyon müridi olan, ordu ve emniyet teşkilatının kritik noktalarına sızan  Kesnizani Tarikatı sayesinde elde edilmişti.
   Tarikatın kurucusu  Şeyh Abdülkerim Kesnizani idi. Abdülkerim, Süleymaniyede bir aşiretin lideri iken Kadiri şeyhinden de el almış ve postnişin, yani tarikat lideri olmuştu..
  Oğul Kesnizani Dönemi
   Yıl,1978. Şeyhin oğlu Muhammed Kesnizani, tarikatın başına geçti. Ne olduysa bundan sonra oldu. Şeyh Muhammed, Bağdatta İdare ve İktisat Fakültesini bitirmiş diplomalı (!) bir şeyhti. Oldukça gizemli bir kişiliğe sahipti. Meşhur olduğu dönemlerde dahi, medyada tek bir fotoğrafı görülmemişti. Artık yeni ve acemi müritler, onun ayağını; kıdemli müritler, elini; üst düzey (bölge imamı) müritler ise omuzunu öpüyorlardı. Öpüyorlardı ama O, Saddamın sadık adamı olduğu 1980 li yıllarda bile, kendisine yapılan İçişleri bakanlığı teklifini reddediyordu.
   Evet, tarikattaki fevkalade değişimler, oğul Kesnizaninin tarikatın başına geçmesinden sonra olmuştu. Artık Şeyhler ve müritler, zikirden daha çok, siyasete merak ediyor ve özeniyorlardı. Kuran ve hadis okumaktan daha çok, Kabala öğretilerine dikkat çekiliyordu. Sohbetler, ezoterik anlatımlarla dolduruluyordu. Kadirilerde kanlı- bıçaklı sahneler hoş karşılanmıyordu, ama müritlerin dikkati bu tür ritüellere çekiliyordu. Kanlı - bıçaklı gösteriler, jilet ve cam kırıklarını yeme seansları, izleyenleri cezbediyor, hayran bırakıyordu. Gösterileri yapan müritlerden ölenler olursa Şeyhin yorumu çok basitti; ona göre mürid, bunu tam ihlas ve huşu ile yapmadığı şeklindeydi.
  Evet, Tarikat sohbetlerinde, akıl, şeriat, kitap sünnet, akıl ve müsbet bilimler yoktu. Onların yerini büyü ve sihir, ezoterik anlatımlar alıyordu. Şeyhin Kabala kültüründen esinlenerek yazdığı kitap okunuyordu. Müritler, tarikatta işlerin yolunda gitmesini, büyülerin, efsunların uğuru sayesinde gerçekleştiğine inanıyordu. İşin en ilginç taraflarından biri de, bu konuların muallimleri Müslüman görünümlü hahamlardı..
Aslında tarikat, ta 1970lerden itibaren Mossadın güdümüne girmişti. Onların bu halini gören Vahhabiler, 1990ların başında bunlara savaş açtı ve oldukça hırpaladı, ama daha sonra yeniden canlandırıldı.
    Ve Üç Milyon Taraftar
    Dış güçlerin güdümünde olan örgüt ve oluşumlar, çeşitli metotlarla taraftar toplarlar. Mesela, “T” formülü ile taraftar toplayabilir, insanları hipnoz edebilirler. Bir dostum bu “T” formülünü şöyle açıklıyor:
    “Özel sohbetlerde profesyonel bir kişinin TELKİNi çok önemlidir. Aslında bu kavram, muhataplarınıza, hakkı, hakikati, iyi ve güzeli tebliğ amaçlı kullanılırsa, hayırlara vesile olur. Ama ne gariptir ki, birileri tebliğ yapıyorum derken, zehri altın tas içinde sunarlar muhataplarına.
   Telkin esnasında TÜTSÜ de varsa, bu, şahane bir sonuç almaya vesile olur. Meselâ diyor ve ekliyor: “ Hint kenevirinin tütsüsü; muhataplarınız tiryaki ise, tütsüye içi toz malzemeli (!) TÜTÜNü de ilave edebilirsiniz. İyi bir hipnoz için bu ikisi aliyyül- âlâdır.. Telkinler sonrasındaki TAAMLAR da çok önemlidir.. Objeleriniz midesine düşkün kişiler ise verdiğiniz ikramlarla da, onları kendinize kolayca bende edebilirsiniz.
  Bir de, TEALA adına, TAHT veya TEALİ ikramı vardır. Bunu da şöyle açıklayabiliriz:
Adam aç, işi gücü yok, iş arıyor; belli bir komisyon karşılığında ona iş vadedebilirsiniz. Veya adamın işi var, ama gözü yükseklerde. Ona da makamının yükseltileceğini vadedersiniz. Ve bunu vadederken Allah TEALÂ rızası için yaptığınızı telkin edersiniz. Bir başka tabirle söylersek, zehri altın tas içinde sunar ve balı da suç ortağı yaparsınız….
 Hipnoz için kullanılan “T”lerin bir de TERAPİSTİ vardır. Masaj terapisti. Adama kaldığı otelde canı sıkılmasın diye hem sohbet hem de yorgunluğunu atacak bay veya bayan bir oda arkadaşı takdim edersiniz.
  “T”lerin en önemlisi de TAVUStur. Tavus, bazı insanların, Allahın elçisi olarak kabul ettikleri bir melektir. Aslında Tavus, şeytanın ta kendisidir. Tavus evreye girdi mi, artık Posthipnotik Telkin dahil, büyünün, ezoterik anlatımların, kehanet ve kerametlerin yolları açılmış olur. Bu konuda en büyük destek Kabala kültürüdür. Anlatılanlar altın tas içinde sunulurken zehrin içine biraz da bal karıştırılır; Rüyalarda görülen Peygamber (s.a.s) mesajlarına ilaveten ilahi mesajlar da anlatılır.
   Bu arada çağdaş hipnoz türlerini de unutmamak gerek. Mesela, müritleri, TELEGRAM yoluyla zombileştirmeler, basit bir operasyonla çiplemeler, LSD içeren hapları içirmeler vs…Bu yöntemlerin biri veya birkaçı ile zihinler kontrol altına alınabilir, mankurtlar ordusu oluşturulabilir….
  Ve İki “T” Daha
  Evet, iki “T” daha vardır ki,  o “T”lerin tüm etkileri bu ikisi ile yok olur, buharlaşır veya başlangıçta hiç bulaşmaz. Çünkü bu ikisi diğer zehir saçan “T”lerin panzehiridirler. O ikisinden birincisi TEZEKKÜRdür. Ne demek mi? Kuranı Kerimin otuza yakın ismi vardır. Biri de, öğüt, hatırlatma anlamında ZİKİRdir. Zikri okuyan, onun mesajlarını özümsemiş olan bir Allah kuluna, bu efsunların hiç biri tesir etmez…
 Diğer bir “T” de TEFEKKÜRdür. Düşünmek, aklı çalıştırmak demektir bu da. Dünyayı az buçuk tanıyan, birazcık tarih bilgisi olan, akıllı, kişilikli, onurlu bir insan kesinlikle bu teshirli “T”lerin sihrine kapılmaz. Gaflete düşüp kapılmışsa da, tez zamanda efsundan kurtulur Allahın izniyle..
 İşsizler Ordusunun Bülbülleri Ötüyor
   Bir tarikat ve müritleri sayesinde, Irakın 33 yıllık Diktatörü devrilmişti.. Yeni bir demokratik (!) düzen kurulmuştu O güne kadar devlette görev alan, ama mürit olmayan ve sayıları 70 bini bulan istihbaratçı, subay, yüksek bürokratlar aşsız ve işsiz kalmışlardı.  Ama onlar rahatça konuşuyor ve Saddamın yıkılışını anlatıyorlardı. Onlara göre de, Kesnizani Tarikat üyeleri, sarayın kılcal damarlarına varıncaya dek her tarafa sızmışlardı. Saddamın karısı Sacide, kardeşleri Vatban ve Barzan ile oğul Uday da dahil, herkes müritler arasındaydı. Devletin kilit noktalarında bulunup da bu tarikata katılma konusunda tereddüt edenlere, Mossad ve Cianın dolarları gösterilmişti.
    Sarayda ilginç bir isim vardı; İbrahim İzzet El Duri. Bu adam, Saddamın en sır, en pis işlerini evirip çeviren şeytan tipli biriydi. Onun, bütün karanlık odaklarla da ilişkisi vardı.
 Böyle bir yapı sayesinde ülkede ve sarayda olup biten her şey, anında Tarikat liderinin oğlu Nehruya ulaştırılıyordu; oradan da CİA ve MOSSADa..
 Aman Ha, ABDye Direnmeyin!
   Saddam bu durumu fark ettiğinde iş işten çoktan geçmişti.. 1990lı yıllarda Devlet kademelerine sızma hareketi 2000li yılların başlarında artık tamamlanmıştı. Ve Amerikan güçleri ülkeyi işgal ederken, devletin can damarlarına sızmış olan, Şeyh efendi, müritlerine Amerikan askerlerine direnmemelerini öğütlüyordu. Onların sanıldığı kadar tehlikeli olmadığını söylüyordu.. Bunun sonunda ülkenin bağımsızlığı için savaşması gereken koca koca generaller beyaz bayrakları havaya kaldırmışlardı bile.
 Ve Sonuç
  Şeyh Efendi “direnmeyin!” demişti ama işgalin sonunda,  ABD ve İsraille işbirliği yapmadığı için 550 bilim adamı öldürüldü. Bunların bir kısmı fizikçi, bir kısmı tarihçi, hukukçu, edebiyatçı, ilahiyatçı vs. idi. Kimileri kurşunlanarak, kimileri de işkence edilerek öldürüldü.
   BMin Verdiği rakamlarına göre Irak yüksek eğitim kurumlarının yüzde 84ü yakıldı, soyuldu, yıkıldı.
Ve böylece koca bir ülkenin hafızası silinmek istendi. 
Iraklı yazar Layla Anvar da, vahşeti şöyle özetliyordu:
“İlk zamanlar, suikastleri, Irak halkından intikam almak için Baasçıların ve El Kaidenin yaptığı söyleniyordu. Irak yönetiminin resmi tezi buydu. 150 bin paralı asker ve istihbaratçının kol gezdiği ülkede oklar ABD istihbaratının işaret ediyordu. Anvarın araştırmasına göre Irakta 3 bin civarında aydın, bilim adamı, araştırmacı, doktor öldürüldü. Binlercesi ülkeden kaçtı, çok sayıda insan kayıp... 2003 yılında, yani işgal yılında Irakta 45 bin bilim adamı var. Bugün bu 45 bin kişiden kimse kalmadı. Bazıları öldürüldü, bazıları ülkeden kaçtı ya da kaçırıldı.”
   İşte bir tarikatın; KİMSE BİLMİYOR tarikatının serancamı böyleydi.. Bu tarikat bize neleri düşündürüyor dersinizi???

 


 


 


 


 


 


 

E-Posta ile Yolla
Sayfayı Yazdır
Sosyal Paylaşım
Google
Blogger
Tumbir
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
Halim Gül
 
Allah razı olsun İslam düşmanlarına karşı bizleri çok daha dikkatli olmamızı sağlayan bu yazıyı yazdığınız için teşekkkürler
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR



Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Fatih Aktüel | https://www.fatihaktuel.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024